Cyrano de Bergerac'ın en sevdiğim laflarından biridir, "Elbisem gösterişsiz olunca, süsüm tamam olur.."
Hayatın her alanına uyarlayabilirsiniz..
İyi Yürek /Good Heart işte tam da bu..
3 milyon dolar gibi, bir Türk filmi için dahi artık komik denecek bir bütçeyle çekilmiş.. Tanınmış tek oyuncusu yok.. Topu topu üç kişi arasında geçiyor, hiç biri ünlü değil.. Pardon bir de köpekle, ördek var oyuncular arasında. Onlar da boğaz tokluğuna çalışmışlardır herhalde..
Dekor, kostüm diye bir masraf yok.. Nerdeyse başından sonuna berbat bir kenar mahalle barında ve kenar mahallenin her gün ayni eski elbiseyi giyen insanları arasında geçiyor.
Öyle masraf gerektiren bir çekim tekniği de yok..
Filmi yazan, çeken, müziklerini yapan, hatta çalan ayni adam.. Adını ilk defa duydum.
Yani.. Baştan sona tek masraf kalemi yok.. Amma velakin ben filme bayıldım.. Nefret eden eleştirmenler var dünyada, ama ben bayıldım.. Seyirci de bayılmış, internet kayıtlarına bakılırsa..
Bir kenar mahallede öfkeli bir bar sahibi.. Kalbi durmadan tekliyor. Kimsesi yok. Ona bir şey olursa dükkan ne olacak?.
Sokakta yatıp kalkan evsiz bir delikanlı bulup getiriyor, ona işi önce öğretecek, sonra devredecek..
Delikanlı tam tersine, hiç kızmayan, hiç konuşmayan biri.. Sonra bir hostes giriyor sahneye.. Uçmaktan korktuğu için kovulan, işsiz ve evsiz kalan bir değişik aksanlı, muhtemelen Slav asıllı bir genç kadın.
İşte bu.. Bütün film bu minnacık köhne varda, üç kişi arasında geçen ilişkiler.
Ama bu kadar mı sade, bu kadar mı güzel olur?. Bu kadar mı güzel oynanır?.. Hele de o az konuşan, bu yüzden sadece gözleri ile ifade eden genç delikanlı..
İsimleri yazmıyorum. Yazsam da çoğunuz için anlamı yok. Meraklısı da zaten internette bulmuştur bile..
Siz isimleri boş verin ve bu filme gidin.. Biraz dikkatliyseniz, çarpıcı finali ortalara doğru tahmin edebilirsiniz ama bu çarpılmanızı engellemez.
Film öylesine hayat çünkü.. Hayat ve insan bu kadar sade, ama bu kadar vurucu ve düşündürücü anlatılır mı?.
..Ve de kader.. Hani ağlar örer ya.. Gidin de düşünün bakalım, hayatımızı belirleyen ağlar nasıl örülüyor?.
Bir Noel ziyafeti için evinizde beslediğiniz ördeğin, sizin ve en sevdiklerinizin kader çizgisinde bir dönüm noktası olabileceği aklınıza gelir mi acaba?.
Filmde iki tarif var. Biri sebze, biri meyve tarifi..
Sebze Brokoli.. Öfkeli bar sahibi, brokoliyi, yellenmenin somut hali olarak tarif ediyor, elindeki salatadan brokoliyi çıkarıp gösterirken. "Dondurmak mümkün olsa, bu ortaya çıkardı herhalde" diyor.
Meyve, Hindistan cevizi.. Doktor, yaşamı sevmeyen hastasına, Hayatı anlatıyor..
"Hayat Hindistan cevizi gibidir. Dışardan bakınca, sert, kaba ve çirkin. Ama kabuğunu soymayı başarırsan, içindeki sütü paylaşacak birisini bulursun.."
Gidin ve hayatı görün.. Yani Hindistan cevizini!.