Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ucuz muhalefet!.. Akıllı muhalefet..

Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, Deniz Feneri davasının ünlü ve AKP'ye yakınlıkları ile bilinen altı sanığını tahliye edince, ucuz muhalefet yolu, bu kararı yerden yere vurmaktı.
Aralarında milletvekili seçilenler, nerdeyse dört yıldır içerde olanlar hala tutukluyken ve yapılan itirazlar inatla ve ısrarla reddedilirken, HSYK'da yapılan değişiklikler ve Deniz Feneri davasını açan savcıların görevden alınmasının ardından "İşte görüyorsunuz.. Yargı gücü de iktidarın elinde" demek için deha olmaya gerek yoktu. Az mürekkep yalamış, ilkokul mezunu, 15 yaşında bir çocuk bunları rahatça söyleyebilirdi.
Ana Muhalefet Lideri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, aynen öyle yaptı..
"Bu adaletin gücü değil, gücün adaletidir" dedi, müthiş bir kelime oyunu yaptığını düşünerek..
Oysa, politika sanatını iyi bilen bir siyasal lider olsaydı, olabilseydi, bu kadar yüzeysel, bu kadar kolay, bu kadar ucuz bir muhalefet tuzağına düşmez, bir adım derinleşir, bir adım ötede düşünürdü.
13. Asliye Ceza Yargıcı Hasan Akçam, aslında, hukuk tarihine geçecek altın bir gerekçe yazmıştı.
Özetleyelim..
"Uzun süredir devam eden ve daha da sürebilecek bir soruşturma içindeyiz. Bu süre içinde şüpheliler yurtdışına çıkış yapıp geldiler, kaçma şüphelerinin bulunmadığı görüldü. Soruşturmada bütün deliller toplandı. Şüphelilerin ifadeleri alındı. Bundan böyle kontrolleri sadece tutuklama yoluyla değil, adli denetimle de yerine getirilebilir. Şüpheliler 3 ay 10 gündür tutukludurlar. 4. ayına giren uzun süreli tutuklama cezaya dönüşebilir." .
Yargıç Akçam, bu kararını, davaya yeni atanan savcıların "Tutuklama gerekçelerinde hiçbir değişiklik yoktur, tahliye edilemezler" yönünde görüş bildirmelerine rağmen aldı. Bu kararı, kesin nitelik taşıyor, savcıların itiraz hakkı bulunmuyordu. Yani soruşturmanın ve davanın bundan sonraki aşamalarında mahkemeden yeni bir tutuklama kararı çıkmadığı takdirde şüpheliler tutuksuz yargılanacaklardı.
Şimdi, 13. Asliye Ceza Yargıcı, Hasan Akçam diyor ki..
1. Tüm deliller toplanmıştır. Tutukluların delilleri karartma ihtimali kalmamıştır.
2. Tutuklular kaçma niyetinde olmadıklarını göstermişlerdir.
3. Davanın uzun süreceği anlaşılmaktadır. Tutukluluk süresi 3 ayı geçmiştir. Daha fazla uzayan tutukluluk cezaya dönüşür..
Peki, Ergenekon, Balyoz davalarında seneleri bulan tutukluluğa itiraz eden bizler ne diyoruz, yıllardır?.
Bizi geçin.. CHP ne diyor?.. CHP liderleri ne diyor?..
Aynen bunları..
Şimdi bir yargıç, verdiği altın kararla bu ilkeleri kayda geçiriyorsa, sen muhalefet lideri olarak ne yaparsın?.
Bu yargıcı baş tacı eder, bu altın kararı her konuşmanda tekrarlarsın. Başta milletvekillerin Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, yüzlerce insanın nasıl cezaya dönüşen tutukluluk içinde yıllardır içerde olduklarını, bu kararla mukayese edersin..
Ergenekon ve Balyoz yargıçlarından, Hasan Akçam'ın adil ve hukuku yücelten kararını örnek almalarını istersin.
Ne yapıyor Kılıçdaroğlu..
Tam tersini..
"Delillerin karartılması, sanıkların kaçması mümkün değildir. Tutukluluğu cezaya döndürmenin alemi yok. Sanıklar, tutuklu olmadan da, disiplin yöntemleri ile kontrol edilebilir" diyen yargıcı yerin dibine sokuyor.. Emsal olması gereken kararı "Hükümet baskısı ile alındı" diye yerin dibine sokuyor..
Yahu diyelim öyledir.. Sana ne?. Senin tezini, bir yargıç kayda geçirmiş. Örnek hukuk kararı vermiş.
Yüceltsene..
Bu karar çıkar çıkmaz, yıllardır tersine karar alanları eleştirsene..
Sen bu kararı yerin dibine sokarsan, Türkiye'de hangi yargıç benzeri kararı başka sanıklar için verebilir?.
"Bu ülkede yıllardır muhalefet yok" diyorum. İşte bu sebepten diyorum..
Ucuza, kolaya kaçanı, herkesin ilk aklına geleni söylemek, bunu bağıra çağıra söylemek marifet değil. Marifet amaca ulaşmak, marifet amaca ulaşacak yolu düşünmek, bulmak..
Muhalefetin yapmadığını, en önde gelen AKP'li Bülent Arınç yaptı..
Buyrun, onun da özeti..
"Hüküm verilinceye kadar tutukluluk süresinin uzaması doğru olmaz. Tutukluluk cezaya dönüşmesin diye alınan tahliye kararları adildir. Bunları tahliye eden hakimin verdiği kararın, başka davalardaki hakimlere örnek olmasını diliyorum. Kalben inanıyorum ki yakın zamanda diğer mahkemeler, heyetler veya hakimler, tahliye kararlarını vermeye herhalde başlayacaklar. Başlamaları gerekir, diye söylemek istiyorum. Yoksa bunun izahı olmaz. Buradaki de mahkeme hakimi, oradaki de mahkeme hakimi. Buradaki de tutuklu, oradaki de tutuklu. Milletvekili seçilen bir kişinin kaçacağı yönünde bir endişe olamaz. Sebahat Tuncel isimli parlamentere tanınan imkanın bugün milletvekili seçilmiş Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Engin Alan'a uygulanmamasını benim vicdanım kabul etmiyor, doğru bulmuyorum. Milletvekili seçilen birinin yeri Parlamentodur. Deniz Feneri sanıklarıyla ilgili tahliye kararının bütün davalarda yargılananlar için emsal teşkil ettiğine inanıyorum.."
Düşünebiliyor musunuz?. Muhalefet Liderinin söylemesi gereken şeyleri iktidarın güçlü adamı, hem de çok açık, çok net ifade ediyor..
Şimdi, Kılıçdaroğlu bir daha düşünsün..
Siz de Kılıçdaroğlu'nu düşünün..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA