Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Parti disiplini ve demokrasi!..

Sevgili Taha Akyol fena halde yanılıyor.. Parti disiplini milletin vekillerinin özgür düşüncelerini açıklamalarını engellemez.. Engellerse, ortada demokrasi kalmaz.. Komünist ve faşist ülkelerde olduğu gibi, parti yönetimleri ve ardından lider sultaları başlar..
Demokrasi, halkın oyları ile seçilenlerin geldikleri Meclis'te, düşüncelerini özgürce açıklamaları ve oylarını özgür iradeleriyle kullanmaları ile mümkün olur.
Akyol'un dedikleri doğru.. Her milletvekili kendi bildiği gibi davranırsa, bu defa da ortada parti, marti kalmaz..
İşte "Parti disiplini" dediğimiz şey orada devreye girer..
Partiler, Meclis'teki önemli toplantılar öncesinde, verilecek oylar konusunda gurup kararı alırlar. Tüm milletvekilleri oylarını bu karara göre kullanırlar..
Peki özgür iradeleri ne olur?.
Özgür irade, gurupta ortaya konur.. Herkes düşüncesini söyler.
Her şey tartışılır. Gurupta bir oylama yapılır.. Parti kararı ortaya çıkar. Meclis'te artık üyeler, parti kararına göre oy verirler.
Bu da parti bütünlüğünü ve partinin etkinliğini sağlar.
Parti disiplini, demokrasiyi, Meclis'ten, parti gurubuna taşıma işlemidir. Ortadan kaldırma değil..
Şimdi bizde bu durum var mı, Sevgili Akyol?.
Her salı yapılan gurup toplantılarında, herhangi bir partinin kendi içinde toplandığını, bir yasa tasarısı, ya da yetkisi Meclis'te olan bir seçimi tartıştığını duydunuz mu hiç?.
Salı günleri liderler kürsüye gelir, öbür partilere söver, sayar. Şak şakları alır, gider. Gurup biter..
Ülkeyi sarsan Şike Yasası Tasarısı herhangi bir partinin gurubuna geldi mi?. Tartışıldı, gurup kararı alındı mı?. Herkes fikrini açıkladı, oyunu kullandı mı?.
O zaman bu nasıl demokrasi?. Bunun neresi parti disiplini..
Birisi bir yönü gösteriyor.. Herkes o yönde oy kullanıyor.. Bu mudur?.. Demokrasi bu mudur?.
Hem de, 1923 yılında, Osmanlı'nın küllerinden, hasta adamdan bir modern devlet yaratmak için yola çıkan, okuma yazma oranı yüzde beşlerin altında, kadınlarının hiç bir hakkının olmadığı bir toplumdan modern devlet yaratmaya kararlı bir devrimciye "Diktatör" diye saldırıldığı 2011 yılında, bu nasıl demokrasi olur, söyler misiniz?.
Meclis'e giren herkesi, 3, sadece 3 kişi seçerse, başka türlüsü mümkün olur mu?.
Şike yasası öncesi, sadece AKP'den sert sesler yükseldi. Hem de en üst düzeyden.. Sonra hepsi sözlerini geri aldılar..
Gurup kararı, parti disiplini sonucu mu?. Hayır..
CHP'de onu yapan dahi çıkmadı. Yargı gücünün iddianameyi ciddi bulup, kabul ettiği saatlerde, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hayatının en büyük muhalefet fırsatını hem de nasıl teptiğini açıklayan konuşmasını yapıyor ve iktidarın nasıl dümen suyunda olduğunu gösteriyordu.
İzmir'deydim. CHP'nin kalesi İzmir'de.. Etrafım seçimde CHP'ye oy vermişlerle doluydu.. Birisi ayağa kalkıp bağırdı..
"Bu Kılıçdaroğlu liderken bir daha CHP'ye oy verirsem elim kırılsın.."
Ötekilere baktım..
"Ben de.."
"Ben de.."
Kılıçdaroğlu siyaseti bilmiyor. Muhalefeti hiç bilmiyor.. Küçük, ucuz hesaplar, ucuz popülizm peşinde.. Bu kafa mı, bu ülkedeki iki oydan birini alan Recep Tayyip Erdoğan'ı seçimde mağlup edecek?.
Hep yazarım..
Türkiye aslında siyasal partiler değil, karizmatik liderler ülkesidir.. Sevin, nefret edin, karışmam.. Ama Recep Tayyip Erdoğan, bugün dünyanın en karizmatik liderlerinden biridir..
Onunla mücadele edecek kişinin, en az onun kadar karizmasının olması gerek..
Oysa CHP'nin başına hasbel kader geçen Kılıçdaroğlu'nda "Karizma"nın "K" sı yok..
Bugün yola çıksa, milleti geçin, kendi partisinin arkasından yürüyeceği şüpheli..
Gene hep yazıyorum..
Bu ülkenin iktidardan yana sıkıntısı yok. Sıkıntı muhalefette..
Oldum olası, "İktidar adayı" bir muhalefet bulamadık!.. Çünkü "Muhalefet Lideri" bulamadık!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA