Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Abbas, Ata'sının Tosca'sına gidiyor!..

Önce, 1963 yılında Ankara Radyosu'ndaki bir programda, Cumhuriyet tarihinin ilk büyük keman ustalarından Necdet Remzi Atak'ın anlattıklarına kulak verelim..
"Atatürk'ün çok duygulu olduğu bir akşamdı. bir şeye içerlemiş olduğu belliydi. Tosca Operası'ndan Cavaradossi'nin ünlü aryasını çok severdi ve bana birçok kez çaldırmıştı. O gece de biliyordum ki sıra Tosca'ya gelecek; tedbir olsun diye cebimde notalarını hazır bulunduruyordum. Nihayet bana döndü, 'Çal bakalım şu Tosca'yı' dedi. Ben notayı çıkarttım, 'Hayır, hayır, öyle değil. Notayı bırak, notasız çal!'
Notayı bıraktım, gözlerimi kapadım, konsantre oldum, başladım çalmaya. Henüz bir iki nota çalmıştım ki 'Hayır olmadı, bana dön, bana çal. Benim gözlerime bak öyle çal!' Masada oturuyordu. Ona döndüm ve çalmaya başladım. 'Gene olmadı, bana daha yaklaş' dedi. Yaklaştım, çok yaklaştım.
Belliydi ki çok uzak bir anısının içine gömülmek istiyor ve içinden çok eski zamanlara ait bir şeyler taşıyordu. İçinde kopan fırtınayı dindiremiyordu bir türlü... Sonunda, 'Kemanın sapını benim omzuma dayayacaksın ve öyle çalacaksın' dedi.
Bir an için gözünüzün önüne getirin; tarihimizde yaşamış, yaşayacak en büyük Türk, bir sanatçıya 'Kemanın sapını omzuma daya ve o şekilde en sevdiğim melodiyi çal' diyor. Ben de, huşu içinde, aryayı çalmaya başladım.
Atatürk gözleri kapalı, biraz kısık, çok tatlı, çok anlamlı sesiyle melodiyi söylemeye başladı. Gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu. Aryayı belki onbeş kez tekrarladım."
Atatürk'ün Tosca'yı ilk kez askeri ataşe olarak bulunduğu Sofya'da dinlediği ve bugünkü Konservatuar'ın öncüsü, Ankara Musiki Muallim Mektebi'nin kurulması emrini, daha 1924 yılında bu sebeple verdiği bilinir. Genç Mustafa Kemal'in Tosca'yı oynayan sopranodan da çok hoşlandığını anlatanlar vardır.
Atatürk'ün çok sevdiği arya, E Lucevan la stelle'ye ben de bayılırım. Hele ordaki keman soloya.. Opera'nın gelmiş geçmiş en romantik aşk şarkısıdır. Hem Puccini'nin muhteşem müziği, hem de sözleriyle..
"Parlardı yıldızlar
ve mis kokardı toprak,
Gıcırdardı kapısı bahçenin
ve bir ayak sesi gelirdi topraktan.
O gelirdi, mis kokusuyla,
kollarımın arasına düşerdi...
Ah, tatlı öpüşler, yumuşak okşayışlar...
Heyecandan titrerken ben
güzelliklerin örtüsü açılırdı!
Sonsuza dek kayboluyor aşk hayalim...
Zaman uçtu gitti...
Bense ölüyorum, çaresiz!
Hayatı hiç bu kadar sevmemiştim!"
Şimdi bunları niye yeniden anlattım..
(Daha evvel de anlatmıştım çünkü..)
Abbas, bugün Ankara'da olacak da ondan..
Tamamı, ülkemizde ilk defa, Ata'nın ölümünden üç yıl sonra, 1941'de sahnelenen Tosca, Cumhuriyet'in 90'ıncı yılı onuruna, özel olarak repertuara alındı. Bu gece Ankara Devlet Operası Tosca'yı seslendirecek..
E lucevan la stelle'yi, genç ama ünü şimdiden Avrupa'yı tutan tenorumuz Murat Karahan söyleyecek. Murat, en sevdiğim politikacılarından başında gelen sevgili İsmet Ağabeyimin (Sezgin) de yeğeni..
Tosca rolünde ise gene dünya çapında bir sopranomuz var.. Feryal Türkoğlu..
Şimdi, ben bu gecede olmam da nerde olurum?..
Tabii o zaman, dükkan da iki gün kapalı olur.
Cumartesi günü size, Ata'nın aryasını anlatmak üzere..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA