Karabulutlar mı dolaşıyor? Kış mevsimi iyiden iyiye yüzünü gösterdi. Soğuk, gücünü hissettiriyor. Geride bıraktığımız bayram haftasında duygu yüklü günler yaşamakla beraber Van'da yaşanan ikinci depremin getirdiği acı hepimizi bir kez daha hüzne boğdu.
Zordur, meşakkatlidir bizim meslek. Mesai mefhumu tanımaz. Sevince de hüzne de tanıklık edersiniz.
Duygularınızı çoğunlukla içinize hapsetmek durumunda kalırsınız.
Acı ortaktır, sevinç hepimizindir. Olaylara ilk koşan bizler, yaşananlara ilk tanıklık eden yine bizleriz… Van'da yaşanan ikinci depremde kaldıkları otelin altında hayatlarını kaybeden meslektaşlarımız için umutlu bekleyiş maalesef umuda dönüşmedi. Olmadı bu kez… O mutlu haberi alamadık. Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz bölgede canla başla çalışan onlarca arkadaşımızdan yalnızca ikisiydi.
Onları bu zor şartlar altında görev yaptıkları yerde hatırlatan ise ölümleri oldu… Meslektaşlarımız şimdi, depremin vurduğu son ana kadar özveriyle görevlerini aynı heyecanla yerine getiren bu 2 başarılı muhabirin yasını tutuyor. Ailelerine, mesai arkadaşlarına ve tüm meslektaşlarıma başsağlığı diliyorum.
Mekanları cennet olsun…
Haftanın kısa bir özetine bakmamız gerekirse;
Pazartesi günü 'Minik hastaların gönüllü meleği', Salı günü 'Rusya-Almanya yarışı kızışıyor', Çarşamba 'Organ naklinin bir numarası', Perşembe 'Tarihi eserlerimiz tek tek dönüyor', Cuma günü 'Zeytinköy'de örnek işbirliği', Cumartesi 'Golfte hedef bu yıl tuttu' Pazar günü ise 'Zengin turistin tercihi Alanya' başlıklı manşetlerimizle gündeme dair tüm yaşanmışlıkları sizlerle buluşturduk.
Hayat bir film şeridi gibi… Ne zamanı dondurabiliyoruz nede yaşananların üzerine bir sünger çekebiliyoruz. Uzun gibi görünen yaşamın ne denli kısa olduğunu fark edemiyoruz. Neden mi? Gündelik yaşam arasında birçok detayı atlıyoruz da ondan…
Acıların yaşanmadığı, kalplerin kırılmadığı, sevgi ve hoşgörünün ön planda olduğu, dostlukların pekiştiği, mutlu bir hafta diliyorum…