Ahmed Hüsameddin Kimdir?

Dağıstan'ın Tabasaran bölgesindeki Rükkâl şehrinde doğdu. Asıl adı Ahmed'dir. Tasavvufî mizacı dolayısıyla Üveysî nisbesini aldı; İstanbul'da daha çok Dağıstânî nisbesiyle tanındı. İlk tahsilini Nakşibendî-Müceddidî şeyhlerinden babası Seyyid Mehmed Saîd er-Rükkâlî'den yaptı. 1861'de babası ile birlikte hacca gitti. Aynı zamanda şeyhi olan babasının Mekke'de ölümü üzerine (1870) Medine'ye geçti. Daha sonra Mekke yakınlarında oturan Halil Hamdi Paşa ile yaptığı bir görüşmenin ardından İstanbul'a geldi. Aynı yıl Denizli'ye, oradan da babasının müridlerinden Şeyh Hacı Mustafa ile görüşmek üzere Uluborlu'ya gitti. Burada bir süre ders verdi. 1884'te gittiği Sivrihisar'da verdiği derslerin yanı sıra Hakaayıku't-tecrîd fî menâzili't-tevhîd adlı eserini kaleme aldı. Yanlış bir ihbar üzerine Ankara'ya çağrıldı (1887). Ankara Valisi Âbidin Paşa durumu anlayarak kendisini bugün adını taşıyan semtte bulunan köşkünde misafir etti. İki yıl Ankara'da kalan Ahmed Hüsâmeddin daha sonra Bursa'ya giderek Maksem semtinde yaptırdığı mescid ve medresede ilim ve irşad faaliyetine başladı. Hakkında çıkarılan birtakım söylentiler yüzünden II. Abdülhamid'in emriyle Trablusgarp'a sürgüne gönderildi (1897). Orada Tefsîrü'l-kebîr ile bazı sûrelerin tefsirini ihtiva eden Müşahhasâtü süveri'l-Kurâniyye adlı eserleri telif etti.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA