Alusi Mahmud Şükri Kimdir?

Meşhur müfessir Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî'nin torunudur. 19 Ramazan 1273'te (13 Mayıs 1857) Bağdat'ın Âkuliyye mahallesinde doğdu. Aynı zamanda ilk hocası olan, kendisine ilim ve edebiyat zevkini aşılayan babası Abdullah'ı 1874'te genç yaşta kaybettiği için amcası Nu'mân b. Mahmûd'un himayesinde yetişti. Hocaları arasında, eğitim ve öğretimiyle yakından ilgilenen amcasından başka İsmâil b. Mevsılî, Bahâülhak el-Hindî, Muhammed Emîn el-Horasânî, Şeyh Abdüsselâm eş-Şevvâf gibi çoğu dedesi Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî'den ders okumuş olan Bağdat âlimleri sayılabilir. Mahmûd Şükrî tahsili sırasında Türkçe ve Farsça'yı da öğrendi. Genç yaşta ders okutmaya ve kitap yazmaya başladı; kısa zamanda Irak'ın en meşhur ilim adamları arasında yer aldı. İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye'nin eserlerinden etkilenerek Selefiyye akîdesini benimsedi ve bu akımın Irak'ta yayılmasında rol oynadı.

Öğretim hayatına önce evinde başladı; sonra sırasıyla Âdile Hatun, Dâvud Paşa, Haydarhane, Seyyid Sultan Ali ve Mercan medreselerinde ömrünün sonuna kadar aralıksız ders vermeye devam etti. Yetiştirdiği ilim adamları arasında Muhammed Behcet el-Eserî, Irak'ın ünlü şairi Abdülganî er-Resâfî, Tâhâ er-Râvî ve Abdüllatif Sünyan özellikle kayda değer isimlerdir. Müsteşrik Louis Massignon da onun ilminden faydalanma imkânı bulmuştur. Medresedeki dersleri sırasında mutasavvıfeye karşı Selefiyye'yi savunduğu için muhalifleri tarafından Bağdat Valisi Abdülvehhâb Paşa vasıtasıyla Sultan II. Abdülhamid'e şikâyet edildi. 1901'de padişahın emriyle, bazı öğrencileri ve yakın dostlarıyla birlikte Anadolu'ya sürgüne gönderildi. Yolculuğu sırasında uğradığı Musul'un ileri gelenlerinin padişaha işin iç yüzünü yazmaları üzerine sürgün cezası kaldırıldı ve maiyetiyle birlikte Bağdat'a dönmesine izin verildi. Musul'da iki ay kaldıktan sonra törenle Bağdat'a uğurlandı; burada da büyük bir sevgi ve coşkuyla karşılandı.

I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler'in Irak'ın Fav adasını ve Basra'yı işgal etmeleri üzerine Osmanlı idaresi Mahmûd Şükrî'yi, Abdülazîz b. Suûd'u İngilizler'e karşı Osmanlılar'ın yanında yer almaya ikna etmesi için Riyad'a gönderdi. Amcasının oğlu Ali Alâeddin, Nu'mân el-A'zamî ve Hacı Bekir Efendi'den oluşan bir heyetle bu bölgeye giderek Abdülazîz ile görüşmeler yaptıysa da onu ikna edemeden Bağdat'a döndü. Bu arada bazı muhalifleri, o sırada Şam'daki Dördüncü Ordu'nun kumandanı olan Cemal Paşa'ya, Mahmûd Şükrî'nin Abdülazîz'e, Osmanlılar'a ve İngilizler'e karşı tarafsızlık politikasını benimsettiğini söyledilerse de onun devlete bağlılığını ve samimiyetini çok iyi bilen paşa bu iddialara önem vermedi.

Âlûsî'nin son yılları Irak'ın İngiliz hâkimiyetine girdiği döneme rastlar. Onun Irak halkı, ilim ve siyaset adamları nezdindeki itibarından faydalanmak isteyen İngilizler kendisine önce müftülük vermek istediler, bunu kabul etmeyince kādılkudât*lık teşkilâtı kurmasını teklif ettiler. Âlûsî bu teklifi de reddetti. O sırada Bağdat'ta kurulan Arap hükümetinde Meclisü'l-maârif üyeliği de yapan Mahmûd Şükrî el-Âlûsî 4 Şevval 1342'de (9 Mayıs 1924) vefat etti.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA