Bircendi kimdir? Bircendi'nin çalışmaları...

Fâzıl Bircendî diye bilinir; hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. IX. (XV.) yüzyılın ortalarında, bundan 100 yıl öncesine kadar önemli bir kültür merkezi olan İran'ın Afganistan ve Özbekistan sınırlarına yakın şehirlerinden Bircend'de doğduğu sanılmaktadır.

İlk öğrenimini de muhtemelen Bircend'de yapan Bircendî'nin daha sonra o devrin büyük bir ilim merkezi olan Herat'ta okuduğu anlaşılmaktadır. Hayatı hakkında en geniş bilgiyi veren tarihçi Hândmîr Habîbü's-siyer adlı eserinde Bircendî'nin Mansûr b. Muînüddin Kâşânî, Kemâleddin Hüseyin el-Konevî, Seyfeddin Ahmed b. Yahyâ et-Teftâzânî, Kemâleddin Mes'ûd-ı Şirvânî gibi zamanının aklî ve naklî ilimler alanındaki en büyük âlimlerinden feyiz aldığını, hocalarının ve kendisinin bilgi ve faziletçe çok değerli kimseler olduğunu söylemektedir. Ona göre Bircendî matematik ve astronomi alanlarında büyük bir otorite olması yanında çağının diğer ilimlerine de vâkıf, dindar, faziletli, örneğine az rastlanan bir kimse idi. Nitekim bütün eserlerinden onun samimi bir dindar olduğu anlaşılmakta, eserleri üzerinde çalışanlar da bu özelliğine dikkat çekmektedirler. İsminden sonra hemen daima "el-Hanefî" nisbesini kullanarak bu mezhebe mensubiyetini ısrarla vurgulamaktadır. Belki bu yüzden, Şah İsmâil'in emriyle öldürülen hocası Herat müftüsü Seyfeddin et-Teftâzânî'nin âkıbetine uğramamak için hayatının son yıllarında Osmanlı ülkesine gitmişti. Ziriklî onun İstanbul'a gittiğini ve burada Kāsım b. Kutluboğa'nın şerhetmeye başlayıp yarım bıraktığı Şerhu'n-Nukāye'yi tamamladığını belirtir. Ayrıca Bircendî'nin, Yavuz Sultan Selim'e şehzade iken sunduğu Tuhfe-i Selîmî adlı eserinin mukaddimesinden Trabzon'a da gittiği ve orada şehzade ile görüştüğü anlaşılmaktadır.

Ölüm tarihi hakkında hicrî 911, 916, 924, 932, 934 ve 935 gibi çok değişik rivayetler bulunmakta ve bunlardan 932 (1525-26) veya 934'ün (1527-28) gerçeğe yakın olduğu tahmin edilmektedir.

Eserleri. Çok iyi yetiştiği anlaşılan Bircendî, Uluğ Bey ve Ali Kuşçu'dan sonra İslâmî ilim geleneğini en iyi temsil edenlerden biri olup matematik, astronomi, takvim, rasat, rasat aletleri, coğrafya, fıkıh ve usul alanlarında önemli eserler kaleme almıştır. Çalışmalarının birçoğu şerh, hâşiye ve ta'lîkāt türünden eserler olmakla birlikte ele aldığı kitaplara önemli katkılar yaptığı görülmektedir. Bütün eserleri yaşadığı devirde ve daha sonra İslâm dünyasında büyük rağbet görmüştür. Bunu kitaplarına ait yazma nüshaların dünyanın birçok kütüphanesinde ve çok sayıda mevcut olmasından anlamak mümkündür. Eserlerinin istinsahı 100 yıl öncesine kadar Osmanlı ülkesinde, İran'da ve Türkistan'da devam ettiği gibi bazı eserleri de birkaç defa basılmıştır. Çoğu Arapça, bir kısmı da Farsça olan eserleri şunlardır: 1. Hâşiye ʿalâ Şerhi'l-Mülehhas. Çagmînî'nin el-Mülahhas fi'l-heyʾe adlı eserine Kādîzâde-i Rûmî'nin yazdığı şerhe bir hâşiye olup yazarın en tanınmış kitabıdır. Otuz kadarı Süleymaniye Kütüphanesi'nde olmak üzere Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde eserin yüzden fazla yazma nüshası mevcuttur. Kitap ayrıca İstanbul'da yayımlanmıştır (1286, 1290). 2. Şerhu'r-Risâleti'ş-Şemsiyye fi'l-hisâb. A'rec diye de tanınan Nizâmeddin en-Nîsâbûrî'nin kitabının şerhi olup bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Hamidiye, nr. 879). 3. Risâle der Maʿrifet-i Takvîm. Bîst Bâb der Takvîm adıyla da tanınan bu Farsça eser takvimlerin karşılaştırılması hakkında tek makaleden ibaret bir risâledir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde (Veliyyüddin Efendi, nr. 2283/2) ve diğer bazı kütüphanelerde (bk. Storey, II, 81) nüshaları bulunan eseri Muzaffer b. Kāsım Günâbâdî Şerh-i Bîst Bâb der Takvîm adıyla şerhetmiş ve Şah Abbas'a (1587-1629) sunmuştur. Bu şerh Tahran'da 1271'de (1854-55) ve daha sonraki yıllarda birkaç defa basılmıştır. 4. Şerh-i Bîst Bâb der Usturlâb. Farsça yazılan bu eser Nasîrüddîn-i Tûsî'nin Bîst Bâb fî maʿrifeti usturlâb adlı kitabının şerhidir. Başta Süleymaniye (Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 992; Ayasofya, nr. 2648; Yazma Bağışlar, nr. 1352; Şehid Ali Paşa, nr. 1820/2; Serez, nr. 3828/2) olmak üzere Türkiye'de ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. 5. Şerh-i Zîc-i Cedîd-i Sultânî (Hall-i Zîc-i Cedîd-i Sultânî). Bircendî'nin Farsça kaleme aldığı bu eser, Semerkant Rasathânesi'nde Uluğ Bey'in etrafında toplanan Kadîzâde-i Rûmî, Gıyâseddin Cemşid el-Kâşî ve Ali Kuşçu gibi ilim adamlarının gözlem ve hesaplarına göre hazırlanan Zîc-i Uluğ Bey adlı büyük eserin birçok şerhinden en önemlisidir. Eserde on iki hayvanlı Çin-Türk takvimi hakkında başka kaynaklarda bulunmayan geniş bilgiler yer alır. Müellifin en önemli eserlerinden biri olan Şerh-i Zîc'in Topkapı Sarayı Müzesi (Hazine, nr. 1714; III. Ahmed, nr. 3489), Süleymaniye (Hamidiye, nr. 84), Nuruosmaniye (nr. 2929), Kandilli Rasathânesi (nr. 235) kütüphaneleriyle yurt dışındaki bazı kitaplıklarda çeşitli nüshaları vardır. 6. Tuhfe-i Selîmî. Taʿyîn-i Semt-i Kıble-i Trabzon olarak da anılan eser, Trabzon'da kıble yönünün belirlenmesi için 911 (1505) yılında Farsça olarak yazılmış ve Şehzade Selim'e (Yavuz Sultan Selim) sunulmuştur. Kitapta müellif adı olarak Abdülalî b. Muhammed Rûşenî yazılıdır. Rûşenî nisbesi Bircendî'nin ya mahlasıdır veya onun Rûşenî tarikatına mensup olduğunu göstermektedir. Eserin bilinen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir (FY, nr. 71). 7. Şerhu't-Tezkireti'n-Nasîriyye. Nasîrüddîn-i Tûsî'nin astronomiye dair kitabının geniş bir şerhidir. Bazı nüshaları Râgıb Paşa (nr. 922) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 11300/2) kütüphaneleriyle yurt dışında çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır. Eser 1729'da Sanskritçe'ye tercüme edilmiş, ayrıca 1885'te Hindistan'da Leknev'de basılmıştır. 8. Şerḥu'l-Menâr. Bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde (Yusuf Ağa, nr. 186) kayıtlı bulunan eser Zübdetü'l-Usûl adını taşımaktadır. Ebü'l-Berekât en-Nesefî'nin fıkıh usulüne dair Menârü'l-envâr'ına yapılmış bir şerhtir. Kimliği tam olarak bilinmeyen Gazi Ubeydullah Han'a dua ile başlayan kitabın başında "amel-i Hârizm" kaydı yer almaktadır; bazı kaynaklara göre Bircendî bu eseri İstanbul'da tamamlamıştır. 9. Ḥâşiye ʿale'r-Risâleti'l-ʿAḍudiyye. Adudüddin el-Îcî'nin eserinin şerhi olup münazara ve bahis* âdâbı hakkındadır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2314/4; Harput, nr. 215/2; Esad Efendi, nr. 3038/3; Yusuf Ağa, nr. 372/5). 10. Şerḥu'n-Nuḳāye muḫtaṣarü'l-Viḳāye. Sadrüşşerîa Ubeydullah b. Mes'ûd'un eserinin şerhi olup Hanefî fıkhına dairdir. Birçok yazma nüshası bulunan eser (Râgıb Paşa Ktp., nr. 575; Murad Molla Ktp., nr. 930; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1659; Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 758; Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 446; Yenicami, nr. 482; Yusuf Ağa, nr. 229) 1884'te Leknev'de dört cilt halinde basılmıştır. 11. Şerḥu Taḥrîri'l-Mecisṭî. Nasîrüddîn-i Tûsî'nin, Batlamyus'un el-Mecistî adlı eseri üzerine yazdığı Taḥrîrü'l-Mecisṭî adlı kitabının en iyi şerhi olarak kabul edilmektedir. 12. Risâle fî âlâti'r-raṣad. Gözlem aletleri üzerine yazılmış olup bilim tarihçileri bu kitabın çok önemli olduğunu söylemektedirler. 13. Meşâriḳu'l-aḍvâʾ fî maʿrifeti kemmiyyeti mâ beyne ṭulûʿi'l-fecr ve ṭulûʿi'ş-şems. Fecir vaktiyle güneşin doğuşu arasındaki süreden bahseder. 14. Risâle der Ebʿâd-ı Ecrâm. Gök cisimlerinin uzaklıkları ve büyüklüklerine dairdir. 15. Kitâbü'l-Memâlik ve'l-mesâlik (ʿAcâʾib-i Bilâd). Bir coğrafya kitabı olup ʿAcâʾibü'l-büldân veya Bedâyiʿ-i Âsâr-ı Heft İklîm adlarıyla da bilinmektedir. 16. Risâle-i Heyʾet. Farsça olan bu eser astronomi ve coğrafya hakkında kısa bir mukaddime ile dört küçük makaleden oluşmaktadır; Bircendî'ye ait olup olmadığı tartışmalıdır (son altı kitabın Türkiye dışındaki kütüphanelerde bulunan yazma nüshaları için bk. GAL Suppl., II, 591; Storey, II, 81-82).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA