Din alimi Bahrak

Cemâleddin ve Nûreddin olarak anılmakla birlikte daha çok Bahrak lakabıyla meşhurdur. 15 Şâban 869 (12 Nisan 1465) tarihinde Hadramut'ta dünyaya geldi ve orada yetişti. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledikten sonra sarf ve nahiv ilimlerine ait el-Elfiyye'yi, Muhammed b. Abdüddâim el-Birmâvî'nin fıkıh usûlüne dair manzumesini ve ünlü hekim-filozof Ebû Bekir er-Râzî'nin el-Hâvî'sinin büyük bir kısmını da ezberledi. Hadramut'un önde gelen âlimlerinden öğrenim gördü. Daha ileri derecede ilim tahsili için önce Aden'e gitti. Orada özellikle Abdullah b. Ahmed Bâ Mahreme'nin derslerine devam etti. Bir müddet sonra Aden'den Zebîd'e geçerek Cemâleddin es-Sâiğ ve Şerîf Hüseyin el-Ehdel'den ders aldı. Bir ara hac farîzasını yerine getirdi ve bu sırada Sehâvî gibi bazı âlimlerle görüşme imkânını buldu. Sehâvî'nin arkadaşı Hamza en-Nâşirî'nin kızı ile evlendi.

Tahsilini tamamladıktan sonra Aden'e dönen Bahrak burada eğitim, öğretim ve fetva vermekle meşgul oldu. Bu arada ilmi ve faziletiyle Aden Emîri Mercan'ın yanında büyük bir itibar kazandı. Onun ısrarı üzerine Şihr şehri kadılığını üstlendi. Ancak emîrin 927 (1521) yılında vefatı üzerine kadılık görevinden istifa ederek Hindistan'a gitti ve orada Gucerât Sultanı Muzaffer Şah'ın iltifatına nâil oldu. 20 Şâban 930 (23 Haziran 1524) tarihinde Hindistan'ın Ahmedâbâd şehrinde vefat etti. Sultan Muzaffer'in ona olan saygı ve sevgisini kıskanan vezirlerin kendisini zehirlettiği yolunda rivayetler vardır. Bahrak dil, edebiyat, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf gibi geleneksel ilimlerden başka tıp ve matematik gibi pozitif ilimler alanında da öğrenim görmüş bir Şâfiî âlimidir.

İlminin genişliğini denize benzetenler, "İsminize kaf harfi (بحر+ ق) niçin eklendi bilemiyoruz; fakat denize karışan bir şey onu değiştirmez ki" demişlerdir. Bahrak tasavvufla da meşgul olmuş ve kendisine şeyhi Şerîf Hüseyin el-Ehdel tarafından hırka* giydirilmiştir. Kaynaklarda onun bazı kerametlerinden bahsedilir. Şiirle de yakından ilgilenen Bahrak'ın ed-Davʾü'l-lâmiʿ (VIII, 253-254) ve Şeẕerâtü'ẕ-ẕeheb'de (VIII, 177) şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.

Eserleri. Zebîdî'nin "Yemen allâmesi" diye vasıflandırdığı (Tâcü'l-ʿarûs, "baḥraḳ" md.) Bahrak'ın telif, ihtisar ve şerhettiği kırka yakın eseri mevcut olup en önemlileri şunlardır: 1. Neşrü'l-ʿalem fî şerhi Lâmiyyeti'l-ʿAcem. Tuğrâî'nin darbımesel ve hikmetli sözlerin şiirle terennümünden ibaret olan Lâmiyyetü'l-ʿAcem adlı eserinin şerhidir (Kahire 1283, 1309). 2. Fethu'l-akfâl ve darbü'l-emsâl fî şerhi Lâmiyyeti'l-efʿâl. İbn Mâlik'in sarf ilmine dair Lâmiyyetü'l-efʿâl adlı eserinin şerhidir (Kahire, ts.). 3. Tuhfetü'l-ahbâb ve turfetü'l-ashâb. Harîrî'nin nahiv ilmine dair Mülhatü'l-iʿrâb adlı eserinin şerhidir (Kahire 1296, 1300, 1306, 1308, 1319). 4. Mevâhibü'l-kuddûs fî menâkıbi İbni'l-ʿAyderûs. Aden'in mânevî koruyucusu kabul edilen ve Ayderûsiyye tarikatının kurucusu olan şeyhi Ebû Bekir b. Abdullah el-Ayderûs için yazdığı bir menâkıbnâmedir. 5. Mütʿatü'l-esmâʿ bi-ahkâmi's-semâʿ. Üdfüvî diye tanınan Ca'fer b. Sa'leb'in el-İmtâʿ fî ahkâmi's-semâʿ adlı eserinin muhtasarıdır (Brockelmann, Suppl., II, 27). Bahrak'ın bunlar dışında önemli eserlerinden bazıları da şunlardır: el-Kavlü (el-ʿİkdü)'s-semîn fî ibtâli'l-kavli bi't-takbîh ve't-tahsîn; ʿİkdü'd-dürer fi'l-îmâni bi'l-kazâʾi ve'l-kader; el-Hadîkatü'l-enîka fî şerhi'l-ʿUrveti'l-vesîka (Brockelmann, a.e., II, 555); en-Nübzetü'l-muharrira li'd-daʿve'l-muharrara (a.y.); Şerhu'l-Kâfiye fi't-tıb (a.y.); Tefsîru Âyeti'l-kürsî (a.y.); Tercemetü'l-müstefîd li-meʿânî Mukaddimeti't-tecvîd (Brockelmann, a.e., II, 276); el-ʿAḳīdetü'ş-Şâfiʿiyye fî şerḥi'l-Ḳaṣîdeti'l-Yâfiʿiyye (Kahire 1296); Mevlidü seyyidi'l-evvelîn ve'l-âhirîn ve habîbi ve halîli rabbi'l-ʿâlemîn; et-Tebsıratü'l-Ahmediyye fi's-sîreti'n-nebeviyye; el-Hüsâmü'l-meslûl ʿalâ müntekısî ashâbi'r-Resûl.

İhtisar ettiği eserler arasında ise Nevevî'nin el-Ezkâr'ı, Münzirî'nin et-Tergīb ve't-terhîb'i, Sehâvî'nin el-Maḳāṣıdü'l-ḥasene'si de bulunmaktadır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA