Ebu Bekir et-Tamestani Kimdir?

İran'ın Tamestân şehrinde doğdu. İlk tahsilini burada yaptıktan sonra tasavvufa yöneldi. İran'ın birçok şehrini dolaştı, karşılaştığı sûfîlerden istifade etti. Dönemin meşhur sûfîsi Ebû Bekir eş-Şiblî ve Şîrazlı İbrâhim ed-Debbâğ'ın sohbetlerine katıldı. Attâr'ın Tezkiretü'l-evliyâʾsında yanlışlıkla Ebû Bekir es-Saydalânî olarak tanıtılan Tamestânî Nîşâbur'da vefat etti. Kuzey Irak'ın Hîre şehrinde medfun olduğuna dair bir rivayet de vardır.

Ebû Bekir et-Tamestânî, tasavvufun kuruluş döneminde görüş ve tesbitleriyle bu disipline önemli katkılarda bulunan sûfîlerden biridir. Sohbet, hicret, nefis, ilim, zühd, tasavvuf, tarikat, riyâzet gibi terimlere getirdiği yorumlar tasavvufî çevrelerde kabul görmüş ve yaygınlık kazanmıştır. Allah'a giden yolların insanların sayısı kadar çok olduğunu söyleyen ilk sûfî odur. Ebû Bekir bu tesbitiyle, bir yandan psikolojik ve pedagojik bir gerçeğe işaret ederken öte yandan özellikle Hallâc-ı Mansûr'un idamıyla birlikte ortaya çıkan olumsuz atmosferi yumuşatmayı hedeflemişti. Ona göre insanların en iyisi, kendi tuttuğu yolu tek doğru yol kabul etmeyen, dolayısıyla kendi kusurlarını görebilen kimsedir.

Nefehâtü'l-üns Tercümesi'nde, Ebû Bekir'in sekr ve muhabbet ağırlıklı bir tasavvufî anlayışı benimsediği söyleniyorsa da kendisinden nakledilen sözlerde bu husus pek görülmemektedir. Bunun sebebi Melâmî tavrı olabileceği gibi Hallâc'ın idamına sebebiyet veren ortamdan çekinmesi de olabilir. Hallâc gibi coşkun bir sûfî olan Ebû Bekir eş-Şiblî'nin Tamestânî'ye büyük saygı duyması da meşrebi konusunda dikkate alınması gereken bir husustur. Tevhid kavramını "tevhid, tevhid eden ve tevhid edilen" şeklinde üçe ayırması da "enelhak" olarak ortaya çıkan ve daha sonraki asırlarda vahdet-i vücûdun temelini oluşturan tasavvufî tevhid anlayışına farklı bir yaklaşım biçiminde değerlendirilebilir.

Ebû Bekir et-Tamestânî'nin, "Ölüm âhiretin kapısıdır ve oradan girmeden vuslat gerçekleşmez" sözü, sonraki yüzyıllarda Mevlânâ'da "şeb-i arûs" tabirinde ifadesini bulacak olan anlayışın temelini teşkil etmiştir. Nefsini öldürerek gerçeği bulan kişi, dünyada hayatının sona ermesiyle gerçek sevgilisine kavuşacaktır. Onun için Tamestânî, "Kalbin hayatı nefsin ölümündedir" demiştir.

Onun, "Tasavvuf bir harekettir, sükûnun olduğu yerde tasavvuf yoktur" şeklindeki tarifi bütün tasavvuf klasiklerinde yer almıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA