Ebu Talib el-Mekki Kimdir?

Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Aslen İran'ın batısındaki Cebel bölgesinden olup Mekke'de uzun süre kaldığı ve burada yetiştiği için Mekkî nisbesini aldı. Acemî diye de tanındığına göre Arap olmadığı anlaşılmaktadır.

Gazzâlî ve Abdülkādir-i Geylânî üzerinde önemli tesirleri olan Ebû Tâlib el-Mekkî hakkında Ebû Nasr es-Serrâc, Kelâbâzî, Ebû Abdurrahman es-Sülemî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, Kuşeyrî, Hücvîrî vb. sûfî tabakat müellifleri bilgi vermezler. Buna karşılık gerek İbn Hallikân ve Safedî gibi genel mahiyette biyografik bilgi veren müellifler, gerekse İbn Kesîr ve İbnü'l-İmâd gibi tarihçiler az da olsa ona dair bilgi vermeyi ihmal etmemişlerdir.

Öğrenimine Mekke'de başlayan ve burada hadis tahsil eden Ebû Tâlib çeşitli beldeleri dolaştı, gittiği yerlerde tanınmış âlimlerden faydalandı, oralarda vaazlar verdi ve ders okuttu. Muhammed b. Hasan el-Âcurrî, Ali b. Ahmed el-Masîsî ve Muhammed b. Ahmed el-Cercerâî gibi muhaddislerden hadis rivayet etti. Basra'da Sâlimiyye fırkasının kurucusu Ebü'l-Hasan İbn Salim ile (ö. 350/961) tanıştı. Onun kelâm ve tevhid konusundaki görüşlerini benimsedi. İbn Sâlim'in ölümünden sonra Basra'ya gitti (İbnü'l-Cevzî, VII, 189). Hayatının son yıllarını Bağdat'ta vâizlik yaparak geçirdi. 6 Cemâziyelâhir 386'da (26 Haziran 996) vefat edince buradaki Mâlikî Mezarlığı'nda toprağa verildi.

İbn Sâlim, ünlü sûfî Sehl et-Tüsterî'nin görüşlerine bağlı idi. Ebû Tâlib daha çok naslara bağlı bulunan, ancak tasavvufî temayüllere de sahip bir kelâm fırkası olan Sâlimiyye çerçevesinde tasavvufî ve kelâmî görüşler ortaya koydu. İbnü'l-Cellâ ve Ahmed b. Dahhâk ez-Zâhid gibi sûfîlerin sohbetinde de bulunan Ebû Tâlib'i Zebîdî bir tarikat kurucusu olarak gösterir ve şeyhinin Ebû Saîd b. el-A'râbî olduğunu söyler.

Çok perhizkâr ve çileli bir hayat yaşayan Ebû Tâlib'in bir süre helâl bitkilerden başka bir şey yemediği için cildinin renk değiştirdiği rivayet edilir.

Gerek Sehl et-Tüsterî'nin, gerekse ona bağlı bulunan Sâlimîler'in Mâlikî oldukları dikkate alınırsa Mekkî'nin de bu mezhebe mensup olduğu söylenebilir. Mâlikîler'in mezarlığına gömülmüş olması da bu görüşü destekler mahiyettedir. Süyûtî de Savnü'l-mantık ve'l-kelâm'da onu Mâlikî âlimi sayar. Ancak bazı konularda bu mezhebe aykırı hükümler benimsemesine ve belli bir mezhebin taklit edilmesini bid'at saymasına bakılarak onu serbest görüşlere sahip bir mutasavvıf olarak değerlendirmek de mümkündür. Ebû Tâlib'in en dikkate değer yanlarından biri, tasavvuf taraftarlarıyla şeriat taraftarları arasında ciddi ayrılıklar bulunduğu bir dönemde bu iki zümre arasında bir köprü kurma teşebbüsünde bulunanların ilki olmasıdır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA