Fazl-ı Hak Hayrabadi kimdir?

1211'de (1796-97) Hayrâbâd'da doğdu. Hindistan'ın tanınmış âlimlerinden Fazl-ı İmâm'ın oğludur. İlk öğrenimini babasından gördükten sonra Abdülkādir ed-Dihlevî'nin hadis derslerine devam etti; on üç yaşında tahsilini tamamladı. Doğu Hindistan Şirketi'nin Delhi komiserliğinde divan kâtibi olarak memuriyete başladı.

Mantık, felsefe, edebiyat, kelâm ve fıkıh usulü gibi aklî ve naklî ilimler alanında iyi yetişen Fazl-ı Hak şöhretiyle uzak ve yakın ülkelerden pek çok öğrenciyi cezbetmiştir. Bir yandan satranç oynarken bir yandan da Dâmâd Muhammed Bâkır'ın oldukça muğlak bir mantık metni olan el-Ufuḳu'l-mübîn adlı eserini rahatlıkla okuttuğu söylenir. Hz. Peygamber'in bir benzerinin olamayacağı konusunda Muhammed İsmâil Şehîd ile uzun bir tartışmaya girdi ve ona reddiye olarak birkaç risâle yazdı. Bu tartışma Delhi halkını büyük ölçüde etkiledi; hatta devrin hükümdarı II. Bahadır Şah ile şair Mirza Gālib de tartışmalara katıldılar. İhtilâf uzayıp kötü bir mecraya girince Fazl-ı Hak resmî nüfuzunu kullanarak aşırı bir Şiî olan Delhi muhafızı Mirza Han'ı İsmâil Şehîd'e karşı tedbir almaya ikna etti. Bunun üzerine İsmâil Şehîd, Delhi Cuma Camii'nde yirmi beş yıldan beri sürdürdüğü vaaz faaliyetinden menedildi.

1857 yılında İngilizler'e karşı başlatılan ayaklanmada öncülük yapan Fazl-ı Hak ihanetle suçlanarak ömür boyu sürgün cezasına mahkûm edildi. Sürgünde bulunduğu Andaman adalarında (Kâlâ Pânî) öldü ve oraya defnedildi. Fazl-ı Hakk'ın Çiştî nisbesi Serkîs ve Brockelmann tarafından yanlış olarak Habeşî şeklinde verilmiştir.

Eserleri. 1. el-Hediyyetü's-saʿîdiyye fi'l-ḥikmeti'ṭ-ṭabîʿiyye. Oğlu Abdülhak tarafından tamamlanan (Kanpûr 1283, 1288, 1292; Kahire 1322) ve Râmpûr Valisi Muhammed Saîd Han'a ithaf edilen eserde Aristo felsefesi işlenmiştir (eserin bir özeti için bk. Zubaid Ahmad, s. 140-148). 2. er-Ravżü'l-mevcûd fî taḥḳīḳi ḥaḳīḳati'l-vücûd (Brockelmann, II, 855). 3. Ḥâşiye ʿalâ Şerḥi Süllemi'l-ʿulûm. Kādî Mübârek Gapâmavî'nin eserine yaptığı hâşiyedir (Delhi 1899). 4. er-Risâletü'l-ġadriyye (es̱-S̱evretü'l-Hindiyye). Müellifin Andaman adalarında çektiği sıkıntıları dile getirdiği hâtıratıdır. Eser Abdüşşâhid Han Şirvânî tarafından Urduca tercümesi ve bazı notlar ilâvesiyle Bâġī Hindustân adıyla neşredilmiştir (Bijnor 1947). Müellifin diğer belli başlı eserleri de şunlardır: Ḥâşiye ʿalâ Telḫîṣi'ş-Şifâʾ, el-Cinsü'l-ġālî fî şerḥi'l-Cevheri'l-ʿâlî, Ḥâşiye ʿale'l-Ufuḳi'l-mübîn, Risâle fi't-teşkîk ve fi'l-mâhiyyât, Risâle fî taḥḳīḳi'l-ʿilm ve'l-maʿlûm, Risâle fî taḥḳīḳi'l-ecsâm, Risâle fî ḳāṭıġūriyâs, el-Kâfî li-ḥalli Îsâġūcî, Risâle fî taḥḳīḳi'l-küllî eṭ-ṭabîʿî (eserlerin listesi için bk. Abdülhay el-Hasenî, VII, 376; Rahmân Ali, s. 383). Fazl-ı Hakk'ın bu eserlerden başka çoğu Hz. Peygamber'le ilgili olmak üzere bazı kasideleri de vardır.

1211'de (1796-97) Hayrâbâd'da doğdu. Hindistan'ın tanınmış âlimlerinden Fazl-ı İmâm'ın oğludur. İlk öğrenimini babasından gördükten sonra Abdülkādir ed-Dihlevî'nin hadis derslerine devam etti; on üç yaşında tahsilini tamamladı. Doğu Hindistan Şirketi'nin Delhi komiserliğinde divan kâtibi olarak memuriyete başladı.

Mantık, felsefe, edebiyat, kelâm ve fıkıh usulü gibi aklî ve naklî ilimler alanında iyi yetişen Fazl-ı Hak şöhretiyle uzak ve yakın ülkelerden pek çok öğrenciyi cezbetmiştir. Bir yandan satranç oynarken bir yandan da Dâmâd Muhammed Bâkır'ın oldukça muğlak bir mantık metni olan el-Ufuḳu'l-mübîn adlı eserini rahatlıkla okuttuğu söylenir. Hz. Peygamber'in bir benzerinin olamayacağı konusunda Muhammed İsmâil Şehîd ile uzun bir tartışmaya girdi ve ona reddiye olarak birkaç risâle yazdı. Bu tartışma Delhi halkını büyük ölçüde etkiledi; hatta devrin hükümdarı II. Bahadır Şah ile şair Mirza Gālib de tartışmalara katıldılar. İhtilâf uzayıp kötü bir mecraya girince Fazl-ı Hak resmî nüfuzunu kullanarak aşırı bir Şiî olan Delhi muhafızı Mirza Han'ı İsmâil Şehîd'e karşı tedbir almaya ikna etti. Bunun üzerine İsmâil Şehîd, Delhi Cuma Camii'nde yirmi beş yıldan beri sürdürdüğü vaaz faaliyetinden menedildi.

1857 yılında İngilizler'e karşı başlatılan ayaklanmada öncülük yapan Fazl-ı Hak ihanetle suçlanarak ömür boyu sürgün cezasına mahkûm edildi. Sürgünde bulunduğu Andaman adalarında (Kâlâ Pânî) öldü ve oraya defnedildi. Fazl-ı Hakk'ın Çiştî nisbesi Serkîs ve Brockelmann tarafından yanlış olarak Habeşî şeklinde verilmiştir.

Eserleri. 1. el-Hediyyetü's-saʿîdiyye fi'l-ḥikmeti'ṭ-ṭabîʿiyye. Oğlu Abdülhak tarafından tamamlanan (Kanpûr 1283, 1288, 1292; Kahire 1322) ve Râmpûr Valisi Muhammed Saîd Han'a ithaf edilen eserde Aristo felsefesi işlenmiştir (eserin bir özeti için bk. Zubaid Ahmad, s. 140-148). 2. er-Ravżü'l-mevcûd fî taḥḳīḳi ḥaḳīḳati'l-vücûd (Brockelmann, II, 855). 3. Ḥâşiye ʿalâ Şerḥi Süllemi'l-ʿulûm. Kādî Mübârek Gapâmavî'nin eserine yaptığı hâşiyedir (Delhi 1899). 4. er-Risâletü'l-ġadriyye (es̱-S̱evretü'l-Hindiyye). Müellifin Andaman adalarında çektiği sıkıntıları dile getirdiği hâtıratıdır. Eser Abdüşşâhid Han Şirvânî tarafından Urduca tercümesi ve bazı notlar ilâvesiyle Bâġī Hindustân adıyla neşredilmiştir (Bijnor 1947). Müellifin diğer belli başlı eserleri de şunlardır: Ḥâşiye ʿalâ Telḫîṣi'ş-Şifâʾ, el-Cinsü'l-ġālî fî şerḥi'l-Cevheri'l-ʿâlî, Ḥâşiye ʿale'l-Ufuḳi'l-mübîn, Risâle fi't-teşkîk ve fi'l-mâhiyyât, Risâle fî taḥḳīḳi'l-ʿilm ve'l-maʿlûm, Risâle fî taḥḳīḳi'l-ecsâm, Risâle fî ḳāṭıġūriyâs, el-Kâfî li-ḥalli Îsâġūcî, Risâle fî taḥḳīḳi'l-küllî eṭ-ṭabîʿî (eserlerin listesi için bk. Abdülhay el-Hasenî, VII, 376; Rahmân Ali, s. 383). Fazl-ı Hakk'ın bu eserlerden başka çoğu Hz. Peygamber'le ilgili olmak üzere bazı kasideleri de vardır.

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA