Gariz Kimdir?

Berberî bir kölenin oğlu olup güzelliğinden dolayı "Garîz" (taze, beyaz) lakabıyla anılmıştır. Emevî soyundan Ali b. Abdullah'ın kızı Süreyyâ'nın da içerisinde yer aldığı "Abelât" (ablalar) diye anılan kız kardeşlerin âzatlısıdır. Daha köle iken güzel sesiyle dikkati çeken Garîz, bir müddet terzilik yaptıktan sonra Sükeyne bint Hüseyin'in yanında başladığı mûsiki çalışmalarını daha sonra devrinin en tanınmış mûsikişinası İbn Süreyc'in yanında sürdürdü. İbn Süreyc tarafından mersiyehan olarak yetiştirilen Garîz bir müddet sonra mugannîliğe yöneldi ve bazılarınca devrinin hocasından sonra en başarılı mugannîsi olarak kabul edildi. Ancak yaygın kanaat her ikisinin de aynı derecede üstat olduğudur. Nitekim bu konuda hakemliğine başvurmaları üzerine kendilerini dinleyen Sükeyne, onlara kadınların boyunlarındaki inci ve yakut gibi olduklarını ve aralarında tercih yapamayacağını söyledi. Garîz'in hocasıyla her tür şarkı ve makamda yarıştığı, Arap mûsikisinde çok kullanılan sakīl ritimlerin ustası olan İbn Süreyc'in, Garîz'in aynı ritimdeki üstün başarısı karşısında daha hafif ve yumuşak olan remel ve hezec ritimlerini kullandığı nakledilir. Garîz'in bu başarısı üzerine İbn Süreyc mersiyehanlıktan hânendeliğe yönelmek zorunda kaldı, daha sonra da işlemediği bazı suçlar isnat ederek onu yanından kovdu.

Ünlü mûsikişinas İbn Miscah'ın da talebesi olduğu söylenen Garîz'in yakın dostları arasında Kureyş'in meşhur şairlerinden Ömer b. Ebû Rebîa'nın da bulunduğu ve birçok toplantıya beraber katıldıkları nakledilmektedir. İbrâhim el-Mevsılî ve Ziryâb gibi mûsikişinaslar onun başarısını "mûsikiyi cinlerden öğrendiği ve okurken cinlerden ilham aldığı" şeklinde açıklarlar. Garîz'in eserleri kendinden geçercesine büyük bir coşkuyla okuması ve dinleyicileri âdeta büyülemesi onun bu alandaki kudretini göstermektedir. Çok güzel ud çaldığı, def ve ritim çubuklarıyla icrada da aynı başarıyı gösterdiği rivayet edilmektedir.

Garîz Dımaşk'ta Velîd b Abdülmelik'in sarayında da bulunmuş, huzurunda şarkı söyleyerek onun takdirini kazanmıştır. Bazı kaynaklarda bir süre Yezîd b. Abdülmelik'in sarayında yaşadığı ileri sürülmekteyse de bu tarihen mümkün değildir. Çünkü Süleyman b. Abdülmelik'in halifeliği döneminde (715-717) bu tür sanatkârlara müsamaha göstermeyen Nâfi' b. Alkame Mekke'ye vali olarak tayin edildiğinde Garîz ondan korkarak Yemen'e kaçmış ve bir süre sonra orada vefat etmiştir. Garîz'in ölümüyle ilgili diğer bir rivayet ise ailesinin âzatlısı Ebû Kubeyl'in anlattıklarına dayanmaktadır. Ebû Kubeyl'in ifadesine göre Mekke'de bir düğünde şarkı söylemesi istenince, "Söylemeyeceğim, söylersem veled-i zinâ olayım" demiş, bazı kimselerin, "Zaten öylesin" demeleri üzerine defi alıp yere atarak şarkı söylemeye başlamış, bir süre sonra da yere yığılıp ölmüştür. Cinlerden ilham aldığı söylenen Garîz'in, bu mecliste izin vermemelerine rağmen kendine hâkim olamayıp şarkı söylemeye başlaması üzerine cinler tarafından öldürüldüğü nakledilir. Garîz'in Medine'de vefat edip Cennetü'l-bakī'a gömüldüğü şeklinde bir rivayet daha vardır (el-Eġānî, II, 369).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA