Gerçek, Selim Nüzhet kimdir ?

İstanbul'da Rumelihisarı'nda doğdu. Babası, II. Abdülhamid döneminde Hazîne-i Evrâk, İnsâniyet ve Cerîde adlı dergileri yayımlayan Mahmud Celâleddin Bey, annesi Tepedelenli Ali Paşa'nın torunlarından Emine Neyyir Hanım'dır. Cumhuriyet devrinin tanınmış romancılarından Abdülhak Şinasi Hisar Selim Nüzhet'in ağabeyidir.

Selim Nüzhet, bir süre Rumelihisarı'ndaki Gaziosmanpaşa İbtidâî Mektebi'nde okuduktan sonra tahsiline Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi'nde devam etti ve 1910 yılında Türkçe bölümünden mezun oldu. Ardından yüksek tahsil için İsviçre'ye gitti. 1914'te Cenevre Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdiği halde I. Dünya Savaşı'nın başlaması yüzünden 1921'e kadar yurda dönemedi. Bu süre içinde bir yandan Cenevre, Lozan ve Neuchâtel'de Fransa, İngiltere ve İtalya'dan sınır dışı edilen pek çok Türk ailesi ve talebe ile ilgilenirken bir yandan da edebiyat ve bilhassa tiyatro çevrelerine girerek gelecekteki çalışmaları için malzeme topladı.

Yurda döndükten sonra ihtiyat zâbiti olarak askere yazıldıysa da cepheye çağrılmadı. Celâl Nuri'nin (İleri) çıkarmakta olduğu Yarın (1921-1922) mecmuasıyla aynı zamanda kâtiplik ve mütercimlik yaptığı İleri (1922) gazetesinde yazılar yazmaya başladı. Bu arada kısa bir süre Dârülbedâyi'de tarihî oyunları sahneye koymakla görevlendirildi (1923). Cumhuriyet'in ilânından sonra gazetecilikten ayrılarak Robert College'da Türkçe ve tarih hocalığı yaptı. Buradaki hocalığı on yıl kadar sürdü. 1933'te, Cumhuriyet'in ilânının onuncu yıldönümü münasebetiyle Maarif Vekâleti tarafından Ankara'da açılması düşünülen neşriyat sergisini düzenlemek ve bu maksatla beş yıl içinde yeni harflerle basılan kitapların bibliyografyasını hazırlamakla görevlendirildi. 1934'te bizzat Atatürk'ün emriyle kurulan Basma Yazı ve Resimleri Derleme Müdürlüğü'ne tayin edildi. Bu müdürlüğü beş kişilik kadrosuyla, büyük bir gayret ve ciddiyetle ölümüne kadar çalışarak önemli bir kurum haline getirdi. Bir yandan da bitip tükenmeyen bir mesai ile meslekî çalışmalarına devam eden Selim Nüzhet, Abdullah Cevdet'in Cağaloğlu'ndaki İctihad Evi'nde 12 Aralık 1945'te bir beyin kanaması geçirdi ve kaldırıldığı Yerebatan Sağlık Yurdu'nda öldü. Cenazesi Merkezefendi Kabristanı'na defnedildi.

Gerçek bir kitap âşığı ve tiyatro tiryakisi olan Selim Nüzhet, henüz çocuk yaşta toplamaya başladığı kitaplarını bir yangında kaybedince 1912'de Cenevre'de tahsilde iken yeniden kitap toplamaya başlamıştır. Onun hayatı boyunca biriktirdiği kitap, dergi ve gazetelerle diğer matbu evrak sadece kütüphane raflarında kalmamış, aynı zamanda bu konuyla ilgili ilk araştırmaların da malzemesini meydana getirmiştir. Selim Nüzhet bir taraftan Türkiye'de gazetecilik, matbaacılık ve kitap basımının tarihine dair ilk ciddi araştırmaları yaparken diğer taraftan da daha İsviçre'de iken büyük ilgi duyduğu tiyatro konusundaki neşriyatına ölünceye kadar durup dinlenmeden devam etmiştir. Kitapları ölümünden sonra ağabeyi tarafından Millî Kütüphane'ye satılmıştır.

Kendisini yakından tanıyanların ifadesine göre sağlam karakterli, nazik, yumuşak huylu ve güler yüzlü bir İstanbul efendisi olan Selim Nüzhet ağabeyi Abdülhak Şinasi gibi Hisar soyadını değil, muhtemelen yaptığı işlerin öncüsü olmak arzusuyla İstanbul'da ilk itfaiye teşkilâtını kuran Gerçek Dâvud Ağa'ya özenerek Gerçek soyadını almıştır.

Selim Nüzhet ilk yazılarını, daha Galatasaray'da öğrenci iken arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı Nîrenk adlı mektep mecmuasında yayımlamış, asıl yazı faaliyetine ise yurda döndükten sonra mütercim ve yazar olarak çalıştığı Yarın mecmuasıyla İleri gazetesinde başlamıştır. Şahsiyeti, zengin ve geniş kültürüyle kısa sürede İstanbul'un edebî muhitlerine giren Selim Nüzhet, kitap halindeki ilk iki eserini Ahmet Kâmil takma adıyla neşretmiştir. Hayatının son günlerine kadar en az haftada bir defa yazmak suretiyle verimli bir yazı faaliyeti bulunan Selim Nüzhet'in yazıları şu gazete ve dergilerde çıkmıştır: Milliyet (1932), Yeni Türk Mecmuası (1932), Cumhuriyet (1937-1938), Yedigün (1940-1942), Yücel (1941), Perde ve Sahne (1941-1942), Akşam (1941-1945), Tarihten Sesler (1943), Tasvîr-i Efkâr (1943), İstanbul (1943), Ulus (1944).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA