İbn Ebû Zeyd kimdir ?

310 (922) yılında Kayrevan'da dünyaya geldi. Bazı kaynaklarda 316'da (928) doğduğu kaydedilmişse de er-Risâle'yi 327'de (939) yazdığına göre bu bilgi yanlış olmalıdır. Nefzî veya Nefzâvî nisbesinden dolayı gerek klasik kaynaklarda gerekse yeni araştırmalarda memleketi ve kabilesi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı müellifler onu, Endülüs veya Kuzey Afrika'daki Nefze adlı yere veya kabileye nisbet etmekle birlikte Tunus'ta Şattülcerîd'in güneyindeki Nefzâve bölgesinde yaşayan aynı adlı kabileden olduğuna dair rivayet daha isabetli görülmektedir (el-Câmiʿ [nşr. Abdülmecîd Türkî], neşredenin girişi, s. 52; Hâdî ed-Derkāş, s. 98-99).

Tahsil hayatına küçük yaşta Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyerek başlayan İbn Ebû Zeyd dönemin önemli ilim merkezlerinden biri olan Kayrevan'da Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, tefsir, hadis, kelâm ve kıraat dersleri aldı. İçinde yaşadığı zengin ilmî çevrenin yanı sıra kabiliyeti sayesinde hocalarının ilim meclislerindeki tartışmalarda takdir kazandı ve genç yaşta eser verecek seviyeye ulaştı. Daha on yedi yaşında iken kaleme aldığı er-Risâle adlı eseri büyük itibar gördü. Yaşadığı bölgede ve hac seyahati sırasında ders aldığı veya rivayette bulunduğu hocaları arasında Ebü'l-Fazl el-Mümsî, Ebû Bekir İbnü'l-Lebbâd, Rebî' b. Süleyman el-Kattân, Ebü'l-Arab et-Temîmî, Derrâs el-Fâsî, Ebû Saîd İbnü'l-A'râbî, İbnü'l-Haccâm, Ebû İshak es-Sebâî, Abdullah b. Ahmed el-İbyânî, Asîlî, Ebû İshak İbn Şa'bân gibi âlimler vardır. Bağdat'ta Mâlikî fıkhının en büyük temsilcisi Ebû Bekir el-Ebherî başta olmak üzere birçok âlimle de mektup yoluyla bilgi alışverişinde bulundu, icâzet aldı ve icâzet verdi.

İbn Ebû Zeyd Mâlikî mezhebinin yayılması, meselelerin tahlil edilip dayanaklarının açıklanması ve ilgili kuralların belirlenmesi için bir vesile saydığı eğitim öğretim faaliyetlerindeki başarısında geniş ilmî birikiminin, güçlü hâfızasının, kolay anlaşılır üslûbunun ve öğretim metodunu iyi bilmesinin büyük etkisi oldu. Birçok talebe çeşitli ülkelerden gelerek ondan ders aldı. Bunlar arasında Mekkî b. Ebû Tâlib, Ebû Bekir el-Havlânî, Ebü'l-Kāsım el-Berâziî, İbnü'l-Faradî, İbnü'l-Hazzâ, İbnü'l-Attâr el-Kurtubî, Muhammed b. Fütûh el-Humeydî, Ebü'l-Mutarrif İbn Futays, Ebû Bekir el-Hassâr, Ebü'l-Velîd İbnü's-Saffâr gibi âlimler sayılabilir.

İbn Ebû Zeyd 30 Şâban 386 (17 Eylül 996) tarihinde Kayrevan'da vefat etti ve evinde toprağa verildi. Bazı kaynaklarda ölüm tarihinin 389 (999), 390 ve 396 (1006) olarak verilmesi gibi Brockelmann'ın doğum yerini Nefzâve ve ölüm yerini Fas olarak göstermesi de (GAL, I, 187) yanlıştır.

Özellikle fıkıh, hadis ve akaid konularında uzmanlaşan ve mezhepte müctehid kabul edilen İbn Ebû Zeyd, devrinde Mâlikîler'in önderi olup mezhebin gelişmesinde büyük hizmetler yapmıştır. O dönemde bölgeye hâkim olan Şiî-Fâtımîler'in baskısına karşı mücadele vermiş, mezhebinin ve dolayısıyla Ehl-i sünnet'in görüşlerini savunmuştur. Daha genç yaşta fıkha dair bir eser yazması ve özellikle baş tarafına akaidle ilgili bir bölüm eklemesi, ayrıca Râfizîliği benimseyenlerin dinden çıktığına fetva vermesi, Ehl-i sünnet ile Şîa arasındaki ihtilâflara dair çeşitli risâleler kaleme alması (Hâdî ed-Derkāş, s. 310-311) bu mücadelesiyle ilgilidir. Mâlikî mezhebini derleyip toparlaması ve imamının görüşlerini açıklamasından dolayı "küçük Mâlik" ve "mezhebin kutbu" lakaplarıyla anılmış; bu mezhepteki konumu ve değeri, "İki şeyh (İbn Ebû Zeyd ve Ebherî), iki kadı (Abdülvehhâb ve İbnü'l-Kassâr) ve iki Muhammed (İbn Sahnûn ve İbnü'l-Mevvâz) olmasaydı mezhep ortadan kalkardı" cümlesinde ifadesini bulmuştur. Özellikle fıkıh konusundaki eserlerinin genel kabul görmesinin bir sebebi de büyük önem verdiği rivayet hususundaki titizliği ve güvenilirliğidir. Bir diğer özelliği ise mezhep görüşlerinin rivayetinde isnadının âlî olmasıdır. Nitekim Sahnûn'dan bir, İbnü'l-Kāsım'dan iki, İmam Mâlik'ten üç vasıta ile nakilde bulunmuştur.

İbn Ebû Zeyd bazı tasavvuf ehlinin Allah'ı görmek, bir şeyi başka bir şeye çevirmek gibi dinî ve aklî bir temeli olmayan keramet iddialarını şiddetle tenkit etmiş, Ebü'l-Kāsım Abdurrahman b. Muhammed el-Bekrî es-Sıkıllî'nin bu konudaki kitabına reddiye olarak Keşfü't-Telbîs ve el-İstiẓhâr fi'r-red ʿale'l-Bekriyye adlı iki eser kaleme almıştır. Ancak bazı âlimlerin, onun her türlü kerameti inkâr ettiğini ileri sürerek kendisine karşı reddiyeler yazması ve bu konudaki tartışmaların uzayıp gitmesi üzerine Cüzʾ fî is̱bâti kerâmâti'l-evliyâʾ adlı bir eser yazarak görüşlerine açıklık getirmiştir. Akaid konularında Selef'in görüşlerini benimseyen İbn Ebû Zeyd, Ali b. Ahmed el-Bağdâdî'nin Kayrevan ulemâsına gönderdiği, onları Eş'arîliği bırakıp Mu'tezile mezhebini benimsemeye davet eden mektubuna da er-Red ʿale'l-Ḳaderiyye ve münâḳażatü risâleti'l-Baġdâdî el-Muʿtezilî adlı bir risâle ile cevap vermiştir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA