İbn Huzeyme kimdir ?

Safer 223'te (Ocak 838) Nîşâbur'da doğdu ve ilk tahsiline burada başladı. İshak b. Râhûye'den hadis dinlediyse de bu sırada yaşı küçük olduğu için sonraları kendisinden rivayette bulunmadı. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledikten sonra tahsilini ilerletmek ve özellikle Kuteybe b. Saîd'den hadis dinlemek için yola çıktı, ancak Merv'e ulaştığında Kuteybe'nin ölüm haberini aldı (240/854). Bağdat, Rey, Cürcân, Şam, Basra, Kûfe, Kahire ve Vâsıt gibi ilim merkezlerini dolaşarak pek çok hocadan istifade etti. 291'de (904) Nîşâbur'da ölen hocası Muhammed b. İbrâhim el-Bûşencî'nin cenaze namazını kıldırdığına (DİA, VI, 476) ve Receb 300'de (Şubat 913) Cürcân'da bulunup hadis rivayet ettiğine (Sehmî, s. 456) bakılacak olursa İbn Huzeyme'nin ilim yolculuğunu zaman zaman keserek bir süre memleketine döndüğü, ardından tekrar seyahate devam ettiği anlaşılır. Ali b. Hucr, Bekkâr b. Kuteybe, Osman b. Saîd ed-Dârimî, Ebû Abdullah İbn Abdülhakem, İbn Ebü'd-Dünyâ, Ahmed b. Menî', Bündâr lakabıyla tanınan Muhammed b. Beşşâr, Eşec el-Kindî, Zühlî ve Za'ferânî ile Şâfiî fıkhını öğrendiği Müzenî gibi âlimler İbn Huzeyme'nin hocalarından bazılarıdır.

Ṣaḥîḥayn'da kendisinden rivayette bulunmayan Buhârî ve Müslim ile İbn Hibbân el-Büstî, Kitâbü'l-Cihâd'ını rivayet etmesi için mektupla icâzet verdiği İbn Sâid el-Hâşimî (Zehebî, Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XIV, 370-371), Degūlî, Ebû Ali en-Nîsâbûrî, Da'lec b. Ahmed, Hâkim el-Kebîr, İbn Adî ve İbn Mihrân en-Nîsâbûrî İbn Huzeyme'nin tanınmış talebeleridir. Aynı zamanda hocası olan Rebî' b. Süleyman el-Murâdî ile Nîşâbur'da kendisinden en son rivayette bulunan torunu Ebû Tâhir Muhammed b. Fazl da (Ebû Ya'lâ el-Halîlî, III, 832) İbn Huzeyme'den faydalananlar arasındadır. "İmâmü'l-eimme" diye anılan İbn Huzeyme 2 Zilkade 311'de (11 Şubat 924) Nîşâbur'da vefat etti ve evinin bir odasında defnedildi (Muhammed İbrâhim eş-Şeybânî, II, 880).

İbn Huzeyme'nin ilminin genişliğiyle darbımesel haline geldiği, sünnetle ilgili bütün bilgileri ve ayrıca 70.000 hadisi ezberlemiş olduğu kaydedilmektedir (Zehebî, Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XIV, 365, 372). Torunu Muhammed b. Fazl'dan nakledildiğine göre dünya malına değer vermeyen ve zâhidâne bir hayat yaşayan İbn Huzeyme eline geçen her şeyi ilim ehline dağıtır, davet ettiği herkese ziyafet verirdi (Zehebî, Teẕkiretü'l-ḥuffâẓ, II, 725; Sübkî, III, 119). İbn Huzeyme'nin yöneticilerle ilişkilerinde tavizsiz olduğu belirtilmiş, kendisini ziyaret eden Emîr İsmâil b. Ahmed es-Sâmânî'nin babasından duyduğunu söylediği bir hadisi okurken senedinde yaptığı hatayı düzeltmesi onun cesaretiyle yorumlanmıştır (Sübkî, III, 111).

İbn Ebû Hâtim'e, cerh ve ta'dîl ilminde önemli bir yere sahip olan İbn Huzeyme hakkında ne düşündüğü sorulduğunda İbn Ebû Hâtim, onun bu konularda kendisine uyulması gereken bir imam olduğunu söylemiş, asıl kendisi hakkında onun fikrinin sorulması gerektiğini belirtmiştir. Şâfiî mezhebini ve Selef akîdesini benimseyen İbn Huzeyme, önceleri kelâmî konulardan hoşlanmadığını ve bu sahaya girmek istemediğini, ancak hadis öğrencilerini Cehmî ve Mu'tezilî görüşlere karşı korumak amacıyla Kitâbü't-Tevḥîd'i kaleme aldığını söylemiş ([nşr. M. Halîl Herrâs], s. 4-5), Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatlarını te'vil ve teşbihe gerek duymaksızın kendisinin bildirdiği şekilde kabul etmek gerektiğini ifade etmiştir. İsrâ ve mi'racla ilgili haberleri sıraladıktan sonra bunun aynıyla gerçekleştiğini, Allah'ın yedinci kat semanın üzerinde bulunduğunu, Kur'an'ın mahlûk olmadığını, mahlûk olduğunu söyleyenin kâfir sayılacağını belirtmiştir (a.g.e., neşredenin girişi, s. c). Esmâ ve sıfatlar konusundaki tâvizsiz Selefî yaklaşımı sebebiyle tenkit edilmiş olan İbn Huzeyme'yi Fahreddin er-Râzî "ifadesi bozuk, anlayışı kıt bir kimse" olarak nitelendirmiş, Kitâbü't-Tevḥîd'ini de "Kitâbü'ş-Şirk" olarak adlandırmıştır (Mefâtîḥu'l-ġayb, XXVII, 130-131).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA