İbn Ümeyl kimdir?

287 (900) yılı civarında Mısır'da doğduğu ve yaklaşık 350'de (961) öldüğü tahmin edilmektedir. Adı Batı kaynaklarında Senior Zadith Filius Hamuelis şeklinde geçer. Eski Mısır tapınak ve mezarlarında araştırmalar yapmış, rastladığı arkeolojik malzemeyi inceleyerek özellikle hiyeroglif işaretlerinde ve duvar resimlerinde eşyanın sırrını ifade eden sembolik bir anlatım tarzı olduğu düşüncesinden hareketle bu remizleri çözmeye çalışmıştır. Risâletü'ş-şems ile'l-hilâl adlı kasidesinde Bûsîrüssidr'deki bir tapınak galerisinde gördüğü fresk ve tavan resimlerini tasvir eder; daha sonra da bu kaside için kaleme aldığı Kitâbü'l-Mâʾi'l-varaḳī ve'l-arżı'n-necmiyye adlı şerhte bunların geniş bir yorumunu yapar. Ona göre bu resim ve hiyeroglif işaretleri hikmetin sembolik anlatım araçlarından başka bir şey değildir ve bu anlatım tarzı ehil olmayanların simyayı öğrenip kötüye kullanmalarına fırsat vermemek için seçilmiştir (Sezgin, İTED, II [1975], s. 245-246; Encyclopedia of the History of Arabic Science, III, 870-871). İslâm dünyasında simyanın gözle görülür sembollerle (resim, heykel) ve dinî sırlar, gizemlerle açıklanan (alegorik-mistagojik) tipinin temsilcilerinden biri olan (EI2 [İng.], III, 961) İbn Ümeyl'in eserleri, daha çok Bûsîrüssidr'de gördüğü duvar resimleri başta olmak üzere antik tasvirlerin Hermetik literatürle Hâlid b. Yezîd b. Muâviye, Zünnûn el-Mısrî ve özellikle Câbir b. Hayyân'ın kitaplarından yararlanarak açıklanmasından veya şiirsel bir dille (kasideler halinde) yorumlanmasından ibarettir. Ona göre bu ilmin müslümanlar arasındaki en büyük üstadı olan Câbir'in sembolik ifadeleri tam anlamıyla algılanamamış ve yapılan şerhler yüzeysel kalmıştır; bu sebeple kendisi bazı eserlerinde onun kapalı ifade tarzını açıklama-ya çalışır (Sezgin, İTED, II [1975], s. 243-249).

İbn Ümeyl'de görüldüğü haliyle alegorik simya, çeşitli değersiz madenleri birtakım işlemlere tâbi tutarak altın ve gümüşe çevirmek için uğraşmaz, onun amacı âb-ı hayâtı bulmak da değildir. Alegorik simya, remzî bir şekilde dile getirilmiş olan eşyanın sırrını anlamaya ve açıklamaya çalışır. İşlediği konuyu şiirle anlattığı eserlerinden bir kısmının şerhini kendisi yapmış ve bunların Ortaçağ'da Latince'ye çevrilmesi Avrupa'daki simyacılığın gelişmesinde etkili olmuştur.

Eserleri. İbn Ümeyl'in, birçoğu İstanbul'da olmak üzere dünyanın çeşitli kütüphanelerinde birçok nüshası bulunan otuz kadar eseri günümüze ulaşmıştır (Sezgin, GAS, IV, 286-288). Bunların yayımlanmış olan başlıcaları şunlardır: 1. Risâletü'ş-şems ile'l-hilâl. 340 beyitten meydana gelen bir kaside olup müellifin Bûsîrüssidr'de gördüğü mâbed galerisindeki duvar ve tavan resimleri hakkındadır. 1622'de Epistola solis ad lunam crescentem adı altında Latince'ye çevrilerek Argentoratum'da (Strasbourg) basılmış, 1933'te Muhammed Türâb Ali tarafından aslı, Latince tercümesi ve müellifin aşağıdaki iki eseri ile birlikte yayımlanmıştır ("Three Arabic Treatises on Alchemy by Muhammed bin Umail", Memoirs of the Asiatic Society of Bengal, XII/1, s. 1-213). 2. el-Mâʾü'l-varaḳī ve'l-arżu'n-necmiyye. Kitâbü'n-Nihâye ve bulûġu'l-ġāyeti'l-ḳusvâ adıyla da bilinen eser (Sezgin, İTED, II [1957], s. 242) Risâletü'ş-şems ile'l-hilâl'in şerhidir. Tabula chemica adıyla Latince'ye tercüme edilmiş (Genevae [Cenevre], 1702), Muhammed Türâb Ali tarafından bu tercümeyle birlikte yayımlanmıştır. 3. el-Ḳaṣîdetü'n-nûniyye. Müellifin yaptığı şerhiyle birlikte M. Türâb Ali tarafından yayımlanmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA