İbnü’l-ciâbî

Safer 284'te (Mart 897) muhtemelen Bağdat'ta doğdu. Mısır, Halep, Şam gibi yerleri dolaşarak Muhammed b. Nasr el-Mervezî, Ca'fer b. Muhammed el-Firyâbî, İbn Nâciye ve İbnü'l-Bâgandî'den ilim öğrendi. Hocaları arasında kendisini Şiîlik konusunda etkilediği söylenen İbn Ukde'nin önemli bir yeri vardır. 349'da (960) İsfahan'a giderek hadis okuttu ve 350 (961) yılı başlarında Bağdat'ın ileri gelen âlimleri arasında yerini aldı. Dârekutnî, İbn Şâhin, Ebû Abdullah İbn Mende, Hâkim en-Nîsâbûrî ve Ebû Nuaym el-İsfahânî onun talebelerinden bazılarıdır.

Hadislerin senedleriyle ve lafzan rivayet edilmesine önem veren İbnü'l-Ciâbî'nin Rakka'ya giderken 200.000 hadisin kayıtlı olduğunu söylediği kitaplarını bir kişiye emanet bıraktığı anlaşılmakta, dönüşte kitapları alması için gönderdiği hizmetçisinin onların kaybolduğu haberini getirmesi üzerine bu hadislerin tamamının ez-berinde bulunduğunu söyleyerek (Hatîb, III, 28) bu kaybı fazla önemsemediği görülmektedir. Onun 400.000 hadisi kusursuz şekilde, 600.000 hadisi de başkalarıyla müzakere yapabilecek seviyede bildiğini belirtmesi (a.g.e., a.y.) ve öğrencilerine hadis yazdırırken önünde kitap bulundurmaması hâfızasının son derece güçlü olduğunu göstermektedir. İbnü'l-Ciâbî müsned hadisler yanında maktû ve mürsel olanları da bilen, rivayetlerdeki gizli kusurlar konusunda söz sahibi sayılan, ricâl bilgisine başvurulan bir âlim olup kısa bir süre Musul kadılığı görevinde bulunmuşsa da başarılı olamamıştır. Ömrünün sonlarına doğru rivayetlerini karıştırdığı, kendine has bir Şiîlik anlayışını benimsediği, içki içtiği ve ibadetlerini ihmal ettiği ileri sürülen İbnü'l-Ciâbî Receb 355'te (Temmuz 966) Bağdat'ta vefat etti.

Değişik konularda pek çok eser telif ettiği söylenen İbnü'l-Ciâbî bunların ölümünden sonra yakılmasını vasiyet etmiş, başkalarından ödünç aldığı çok sayıdaki kitapla birlikte de eserleri vefatı anında yakılmıştır. Onun kaynaklarda zikredilen eserleri şunlardır: Müsnedü ʿÖmer b. ʿAlî b. Ebî Ṭâlib, et-Tefsîrü'l-mervî ʿan Mâlik b. Enes, Tesmiyetü men rava'l-ḥadîs̱ ve ġayrahû mine'l-ʿulûm ve men kânet lehû ṣınâʿatün ve meẕhebün ve niḥle, Kitâbü men ḥaddes̱e (ravâ) ʿani'n-nebî ṣallallāhü ʿaleyhi ve sellem hüve ve ebûh (bu kitabı İbn Hacer el-İṣâbe'de kaynak olarak kullanmıştır [bk. I, 237; II, 320]), Men ravâ ḥadîs̱e Ġadîr Ḫum, Ẕikru men ravâ muʾâḫâte'n-nebiyyi li-emîri'l-müʾminîn ʿaleyhime's-selâm, İḫtilâfü Übey ve İbn Mesʿûd fî leyleti'l-Ḳadr ve ṭuruḳu ẕâlik, eş-Şîʿa min aṣḥâbi'l-ḥadîs̱ ve ṭabaḳātihim, Men rava'l-ḥadîs̱ min Benî Hâşim ve mevâlîhim, Aḫbâru Âli Ebî Ṭâlib, Aḫbâru ʿAliyyi'bn Ḥüseyn ʿaleyhime's-selâm, Kitâbü Mevâli'l-eşrâf ve ṭabaḳātihim, Aḫbâru Baġdâd ve ṭabaḳātü aṣḥâbi'l-ḥadîs̱ bihâ.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA