İbnü’s-saffâr, ebü’l-kāsım

Kurtuba'ya (Cordoba) bağlı Gāfik'te (Guijo) doğdu ve büyük dedesine nisbeten İbnü's-Saffâr künyesiyle meşhur oldu. Kaynaklarda bazan kardeşi usturlap yapıcısı Muhammed ile karıştırıldığı görülür. Doğum tarihi bilinmiyorsa da hocalarının ölüm tarihlerinden hareketle 360 (971) yılı civarında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Tahsilini Kurtuba'da yaptı, dinî ilimleri muhtemelen Kadı İbn Müferric el-Ümevî'den okudu; çünkü ondan ve başka muhaddislerden hadis dinleyip rivayet ettiği bilinmektedir. Daha sonra Endülüs'te bilimin öncüsü sayılan astronom ve matematikçi Mecrîtî'nin öğrencisi oldu. Hammûdîler'in siyasî karışıklık çıkarması üzerine kuvvetli bir ihtimalle Emîr Mücâhid el-Âmirî'nin daveti üzerine Dâniye'ye (Denia) gitti ve oraya yerleşip riyâzî ilimler öğretimini başlattı; birçok öğrenci yetiştirdikten sonra 426 (1035) yılı sonlarında vefat etti. Daha çok eğitim ve öğretim alanındaki çalışmalarıyla tanınmış ve arkasından sadece astronomi konusunda iki eser bırakmıştır. Sâid el-Endelüsî onun dil, edebiyat, fıkıh, kelâm, tarih ve riyâziye alanında tanınmış birer âlim olan öğrencilerinden İbn Bergūt, Ebü'l-Asbağ el-Vâsıtî, İbn Şehr er-Ruaynî, Yahyâ b. Hişâm el-Kureşî el-Eftas ve İbnü'l-Attâr el-Kurtubî'nin adlarını vermektedir (Ṭabaḳātü'l-ümem, s. 173-174); öğrencilerinden biri de kendisini şeyhleri arasında zikreden muhaddis Ebû Ömer İbn Mehdî'dir (İbn Beşküvâl, I, 42).

Eserleri. 1. ez-Zîcü'l-muḫtaṣar. Sindhind (Siddhânta) metoduyla hazırlanmış astronomik tabloların özeti mahiyetindedir; fakat günümüze intikal etmemiş olup bir nüshası Paris'te bulunan İbrânîce tercümesiyle tanınmaktadır (Sezgin, VI, 250). 2. el-ʿAmel bi'l-usṭurlâb (Kitab fî ʿAmeli'l-usṭurlâb, Risâle fi'l-usṭurlâb ve ẕikri âlâtih ve eczâʾih, Risâletü'l-usṭurlâb). Usturlabın yapısı, işlevleri ve kullanılışı hakkında küçük hacimli düzenli bir çalışmadır. Ancak Abdullah b. Muhammed b. Sa'd et-Tücîbî'nin de belirttiği gibi (aş.bk.) müstensihler elinde değişikliğe uğramış ve ortaya bab sayıları farklı çeşitli nüshaları çıkmıştır. Eser, kırk iki bab ihtiva eden Madrid ve Berlin nüshaları esas alınarak J. Millas Valicrosa tarafından Kitâbü'l-ʿAmel bi'l-usṭurlâb ve ẕikru âlâtih ve eczâʾih adıyla yayımlanmıştır (Revista Del Instituto Egipcio de Estudios Islamicos en Madrid, III/1 [Madrid 1955], s. 47-76). Fuat Sezgin'in kütüphane kayıtlarını verdiği yazmalarına (GAS, VI, 250) ilâveten Türkiye'de bulunan beş nüshasından (Akpınar, I, 192-194) İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki elli üç babdan oluşan ve başında yazarın adını Ebü'l-Kāsım Muhammed b. Ahmed b. Abdullah b. Ömer b. Saffâr şeklinde bildiren nüshanın (AY, nr. 4800/9) mevcutların en eskisi ve eksiksizi olduğu anlaşılmaktadır. İbnü's-Saffâr'ın, milâdî takvime göre ocak ayı başlarının hicrî takvimden hangi gün ve tarihe rastlayacağına dair bilginin kurallaştırıldığı elli üçüncü babda verdiği ilk örnekte hicrî 418 yılı Zilhiccesi ikinci gününün milâdî 1028 yılı Ocak ayı başı olduğunu ifade etmesinden eseri o güne yakın bir zamanda, yani Dâniye'ye yerleştikten sonra yazdığı sonucu çıkarılabilir. Fakat Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki kırk iki bablı iki nüsha ile (Şehid Ali Paşa, nr. 2776/9; Yahyâ Tevfik, nr. 244/8) Kahire nüshasında (King, II, 396) bu tarihin 413 (1023) olması, müellifin kitabı iki defa telif ettiği ihtimalini akla getirmektedir. Eserin Türkiye'deki diğer iki nüshasının içinde yer aldığı Sivas Ziyâ Bey Kütüphanesi'ndeki bir mecmuada (nr. 317: birincisi 33 bab [vr. 1b-10b], diğeri 40 bab [vr. 11b-30b]) altıncı sırada bulunan kitabın (vr. 61a-87b), müstensihlerin eseri değişikliğe uğrattıklarını söyleyen Abdullah b. Muhammed b. Sa'd b. Muhammed et-Tücîbî'nin Risâle fi'l-usṭurlâb adıyla kitaba yaptığı bir ıslah çalışması olduğu görülmektedir. Astronomi ve matematik bilgini Muhammed b. Ahmed b. Ebû Yahyâ el-Habbâk et-Tilimsânî, İbnü's-Saffâr'ın bu eserini özetleyerek manzum hâle getirmiştir (Ziriklî, V, 333). İbnü's-Saffâr'a ayrıca Kitâb fi'l-edviyeti'l-müfrede adlı bir kitap nisbet edilmekteyse de (DMBİ, IV, 112) bu eserin tabip Ebû Ca'fer Ahmed İbnü's-Saffâr'a ait olması daha kuvvetli bir ihtimaldir (Sâid el-Endelüsî, s. 175).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA