İskenderani Muhammed b. Ahmed kimdir?

Tıp öğreniminden sonra İskenderiye deniz kuvvetlerinde tabip olarak göreve başladı. 1256'da (1840) Dımaşk'a geçti ve orada ordu baştabipliğine getirildi. Osmanlı Devleti ile Mısır valiliği arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden ilişkilerin kopması döneminde Osmanlı askerlerine hizmet verdi. 1258 (1842) yılının sonuna kadar devam eden bu görevden sonra Dımaşk'ta Gurebâ Hastahanesi'nde ve Belediye Dairesi gibi kurumlarda uzun süre hükümet tabipliği yaptı. Dönemin önde gelen ilim adamları Keşfü'l-esrâr adlı eserine yazdıkları takrizlerde kendisinden övgüyle söz etmişlerdir. İskenderânî Dımaşk'ta vefat etti.

Eserleri. 1. Keşfü'l-esrâri'n-nûrâniyyeti'l-Ḳurʾâniyye fîmâ yeteʿalleḳu bi'l-ecrâmi's-semâviyye ve'l-arżiyye ve'l-ḥayevânât ve'n-nebâtât ve'l-cevâhiri'l-maʿdeniyye (I-III, Kahire 1297). 1290 (1873) yılında ilmî bir toplantıda kendisine "kitapta hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını" ifade eden âyetin (el-En'âm 6/38) ne anlama geldiğinin sorulması üzerine İskenderânî konuyu araştırmaya başlamış ve Kur'an'daki kevnî âyetlerin yorumunu içeren bu eserini ortaya koymuştur. Eser, taş kömürüne dair bir girişten sonra üç bölüm (bab) ve bir hâtimeden meydana gelmektedir. Birinci bölümde canlıların oluşumu, ikinci bölümde göklerin ve yerin yaratılışı, üçüncü bölümde bitkiler konusu ele alınmış, hâtimede ise bazı bitkilerin özellikleri ve tıptaki kullanımları hakkında bilgi verilmiştir. Keşfü'l-esrâr, müstakil olarak ilmî tefsir konusunu ele alan ilk çalışma olmanın yanı sıra âyetleri mushaf tertibine göre değil konularına göre açıklaması yönüyle de dikkat çeker. Eserde bir başlık altında ilgili âyet yazıldıktan sonra âyetin yorumuna ve buna dair meselelere girilmiş, kaynak adı zikredilmeksizin Fahreddin er-Râzî'nin Mefâtîḥu'l-ġayb'ından bolca iktibaslar yapılmıştır. Tantâvî Cevherî'nin el-Cevâhir'i ile karşılaştırıldığında bazı araştırmacılar tarafından daha mutedil görülen Keşfü'l-esrâr yine de tabiat ilimlerine boğulmuş olmaktan kurtulamamıştır (Fehd b. Abdurrahman er-Rûmî, II, 688-690). Bu arada konu başlıkları altındaki âyetlerle ilgisi olmayan meselelere de ayrıntılı biçimde girildiği görülmektedir. İskenderânî'nin tabip olması, tıp alanında o günün şartlarında verilen bilgiler yönünden eserin önemini arttırmaktadır. Keşfü'l-esrâr, Elmalılı Muhammed Hamdi'nin Hak Dini Kur'an Dili'nde ilmî tefsir konusunda faydalandığı eserler arasında yer almaktadır. Eser üzerine A. Kadir Kaptan Muhammed b. Ahmed el-İskenderânî'nin Keşfü'l-Esrârı'n-Nûrâniyyeti'l-Kur'âniyye Adlı Eserinin Tahlili (1992, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve Abdurrahman Ateş İskenderânî ve İlmî Tefsirdeki Yeri (1994, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü) adıyla birer yüksek lisans tezi hazırlamışlardır. 2. Tibyânü'l-esrâri'r-rabbâniyye bi'n-nebâtâti ve'l-meʿâdini ve'l-ḫavâṣṣi'l-ḥayevâniyye (Dımaşk 1300). Batılı ilim adamlarının da ilgisini çeken eser 1299 yılında yazılmıştır. 3. el-Ezhârü'l-mecniyye fî müdâvâti'l-heyḍati'l-Hindiyye (Dımaşk 1292). Kolera tedavisiyle ilgilidir. 4. el-Berâhînü'l-beyyinât fî beyâni ḥaḳāʾiḳi'l-ḥayevânât. Büyük bir bölümü basılmıştır (Ziriklî, VI, 21).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA