Megīlî kimdir? Megīlî biyografisi

Muhtemelen 844 (1440) yılı civarında Cezayir’in Tilimsân şehrinde doğdu

Burada ve yakındaki yerleşim merkezlerinde yahudilerin göze çarpan refahı ve sosyal nüfuzları karşısında yöneticilerin ihmaline tepki göstererek ehl-i zimmenin ahkâmına dair bir risâle kaleme aldı. Bu çalışmasında, yahudilerin düzenli şekilde cizye ödememekle ve önemli idarî görevler üstlenmekle İslâmî hükümlere karşı çıkıp kendilerine verilen ahdi bozduklarını, dolayısıyla onlara tanınan koruma hakkını kaybettiklerini, ayrıca şehirdeki havralarının kanunsuz olduğunu ve yıkılması gerektiğini ileri sürdü. Eser ulemâ arasında büyük bir tartışma başlattı. Megīlî, Vattâsî Hükümdarı Muhammed eş-Şeyh'in sarayında konuyu tartışmak için Fas'a gittiyse de ne fukahanın muhalefetini kırabildi ne de görüşleri sultan tarafından kabul gördü. Bunun üzerine Tementît'e geri döndü (882/1477). Tuvât kadısı Abdullah b. Ebû Bekir el-Asnûnî de durumun onun tasvir ettiği gibi olmadığını belirtip kendisine karşı çıkınca her ikisi Fas, Tunus ve Tilimsân ulemâsının görüşlerini sordu (mektup için bk. Venşerîsî, II, 214-217). İbn Zekrî et-Tilimsânî başta olmak üzere bir grup âlimin görüşünün aksine (a.g.e., II, 217-231; Batrân, XIV/3 [1973], s. 386-388) Tilimsân kadısı Muhammed b. Abdullah b. Abdülcelîl et-Tenesî ve Muhammed b. Yûsuf es-Senûsî Megīlî'yi destekledi (Venşerîsî, II, 235-253; Batrân, XIV/3 [1973], s. 388-389). Bunun üzerine taraftarlarını toplayan Megīlî Tuvât yahudilerine saldırdı, birçok insan öldürüldü ve Tementît'teki havra yıktırıldı.

Muhtemelen 895 (1490) yılından kısa bir süre önce meydana gelen bu olayın ardından Megīlî'nin Vattâsî yönetimine karşı bir hareket içine girmeyi düşündüğü, ancak taraftarlarının dağıtıldığı kaydedilir. Bu olay yüzünden Megīlî bölgeden ayrıldı; öğretim ve tebliğ maksadıyla Bilâdüssûdan'a gitti; Âir, Takidda, Katsina ve Kano'yu dolaştı. Kano Sultanı Muhammed Rumfa ile yakın ilişki kurdu (897/1492); uzun süre Kano'da kaldı ve sultana tavsiyelerini içeren bir risâle kaleme aldı. Buradan Gao'ya gitti ve hacdan dönen Songay hâkimi Askia Muhammed tarafından kabul edildi, ona öğütlerde bulundu. Askia'nın sorularına cevap vererek selefi Sünnî Ali'nin mallarına el koymasını meşrû gördü ve Sudan bölgesinde geniş bir müslüman toprağı üzerinde hâkimiyet iddiasını destekledi. Oğlunun Tementît'te bir grup yahudi tarafından öldürüldüğü haberini alınca Askia'dan ülkesindeki bütün Tuvâtlılar'ı tutuklatmasını istediyse de Tinbüktü kadısı Mahmûd b. Ömer'in karşı çıkmasıyla bu engellendi. Bunun üzerine Tuvât'a dönen Megīlî, Bû Ali'deki zâviyesine yerleşti ve 909 (1503) veya 910 (1504) yılında burada vefat etti.

Megīlî'nin kaleme aldığı otuz kadar eserden çoğu fıkıh ve kelâm konularıyla ilgilidir. Mantık öğrenimini uygun görmeyen ve bu amaçla el-Ḳavlü'l-müşrıḳ fî taḥrîmi'l-iştiġāl bi'l-manṭıḳ adlı bir eser yazan Süyûtî ile manzum yazışmalarda bulunarak onunla tartıştı; bu konuda aksi görüşü savunduğu, Batı Afrika'da yaygın olarak okunan Mineḥu'l-Vehhâb fî reddi'l-fikr ʿale'ṣ-ṣavâb adıyla bir risâle kaleme aldı. Ayrıca Senûsî ile de kelâm konularında tartışmaları oldu. Megīlî'nin büyük tesir bıraktığı Sahrâ seyahati boyunca yazdığı risâleler bölgedeki XIX. yüzyıl ıslahçı âlimleri tarafından rağbet gördü. Osman b. Fûdî, onun Sünnî Ali'nin tekfiri hakkında verdiği hükümleri Hevsâ sultanlarına karşı hücumlarında kullandı. Moritanya'dan Mali'ye kadar geniş bir bölgede yayılan Künte kabilesi de Megīlî'ye X. (XVI.) yüzyılın müceddidlerinden biri olarak büyük saygı duyar. Künteler ve diğer Batı Afrika Kādirîleri tarikat şeyhliği şüpheli de olsa Megīlî'ye tarikat silsilelerinde yer verirler. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Eyd Ahmed (Muhammed b. Ahmed et-Tâzahtî), Âkıb b. Abdullah el-Ensamünî, Ebü'l-Abbas el-Venşerîsî ve Muhammed b. Abdülcebbâr el-Fecîcî gibi âlimler sayılabilir.

İslâmî ilimlerdeki ehliyeti ve tebliğ alanındaki başarısı Batılı araştırmacıların dikkatinden kaçmasa da Megīlî sert ve uzlaşmaz kişiliğiyle, silâhlı girişimlerine ön ayak olan dinî temelli tartışmalara ve o dönemdeki siyasî şartlara bakılmaksızın bu araştırmacılar tarafından yahudileri merhametsizce öldüren mutaassıp ve hoşgörüsüz biri olarak takdim edilir. Halbuki onun bu sert tavrında, Fas'ta hüküm süren Vattâsîler'in hıristiyanların müslüman topraklarını tedrîcen ele geçirmeleri, yahudilerin iktisadî nüfuzları ve yönetime sızmaları karşısında sessiz kalmalarına gösterilen toplumsal tepkinin etkili olduğu şüphesizdir. Megīlî'nin bu tutumu, hıristiyan saldırılarına karşı zamanın yöneticilerinin ihmal ve yetersizliklerinin özellikle tarikat çevrelerinde doğurduğu tepkiden ayrı düşünülmemelidir (Batrân, XIV/3 [1973], s. 381-382). Bunun yanında bu olayların müslümanların İspanya'dan sürüldüğü ve yahudilerin Sahrâ bölgesindeki ticarî etkinliklerinin müslüman tüccarların rahatsızlık duydukları bir ölçüde geliştiği bir döneme rastladığı da belirtilmelidir.

Eserleri. 1. Risâle fî aḥkâmi ehli'ẕ-ẕimme (Teʾlîf fîmâ yecib ʿale'l-müslimîn min ictinâbi'l-küffâr, Risâle fi'stiʿmâli'l-yehûd). Râbih Bûnâr tarafından müellifin bir başka eserine ait Miṣbâḥu'l-ervâḥ fî uṣûli'l-felâḥ başlığıyla yayımlanan eseri (Cezayir 1968) Georges Vajda bir makalesinde incelemiş (bk. bibl.), H. I. Gwarzo da The Life and Teachings of al-Maghīlī with Particular Reference to the Saharan Community adlı çalışmasında tenkitli neşrini yapmıştır (London 1972, s. 97-123). 2. Ecvibe ʿan esʾileti'l-Emîr Eskiyâ el-Hâc Muḥammed. Abdülkādir Zebâdiyye tarafından yayımlanan eseri (Cezayir 1974) John O. Hunwick, Shari'a in Songhay: Al-Maghīlī's Replies to the Questions of Askia al-Hājj Muhammad, Edited and Translated with an Introduction on the History of Islam in Niger Bend to 1500 adlı çalışmasında (London 1974; Oxford 1985) inceleyerek tercümesiyle birlikte yayımlamıştır. Eseri, El Hadji Ravane M'baye ve J. M. Couq da ayrı ayrı Fransızca'ya çevirmiştir (EI2 [İng.], V, 1166). 3. Risâle fî umûri's-salṭana. Kano Sultanı Muhammed Rumfa için yazdığı, Tâcü'd-dîn fîmâ yecib ʿale'l-mülûk diye de anılan risâle T. H. Baldwin tarafından İngilizce tercümesiyle birlikte neşredilmiş (The Obligation of Princes, Beyrut 1932), Gwarzo'nun anılan çalışmasında da yer alan metni (s. 279-283) K. I. Bedri ve P. E. Starratt ayrıca tercüme etmişlerdir ("The Crown of Religion Concerning the Obligations of Princes", Kano Studies, I/2 [1974-1977], s. 15-28). 4. Cümle muḫtaṣara fîmâ yecûzü li'l-ḥükkâm min reddi'n-nâs ʿani'l-ḥarâm. Muhammed Rumfa'ya tavsiyelerini içeren risâle Osman b. Fûdî'nin Tenbîhü'l-iḫvân ʿalâ aḥvâli arżi's-Sûdân adlı eserinde iktibas edilmiş, ayrıca Abdullah İlûrî'nin el-İslâm fî Nîjîryâ adlı eseriyle (Kahire 1370/1950, s. 21-24) Râbih Bûnâr'ın ilk esere ait neşrinde yer almış (s. 73-77) ve H. R. Palmer tarafından tercüme edilmiştir ("An Early Fulani Conception of Islam", Journal of African Society, XIII [1913-1914], s. 407-414; XV [1914-1915], s. 53-59, 185-192; eserlerinin bir listesi ve yazma olanların nüshaları için bk. Hunwick v.dğr., II, 21-25; Ferrâc Atâ Sâlim, XI/3 [1411/1990], s. 345-352).

Megīlî üzerine yapılan araştırmalar arasında H. I. Gwarzo ve John O. Hunwick'in çalışmalarıyla Abdullah İlûrî'nin el-İmâmü'l-Meġīlî ve âṣârühû fi'l-ḥükûmâti'l-İslâmiyye fi'l-ḳurûni'l-vüsṭâ fî Nîjîryâ'sı (Kahire 1974) ve P. E. Starratt'ın Oral History in Muslim Africa: al-Maghīlī Legends in Kano adlı doktora çalışması (1993, University of Michigan) anılabilir.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA