Sûfî müellif Baba Ni‘metullah

Azerbaycan'ın Nahcıvan şehrinde doğdu. Şeyh Alvân, Alvân el-Akşehrî, Baba Ni'metullah, Ni'metullah Sultan ve Baba Ni'met gibi isim ve lakaplarla tanınır. Soyu, ailesi ve tahsili hakkında bilgi yoktur. Nahcıvan, Tebriz ve Akşehir gibi Türk nüfusunun yoğun bulunduğu bölgelerde yaşadığına bakılarak aslen Türk olduğu söylenebilir. Ni'metullah tahsilini muhtemelen, Akkoyunlular'dan Uzun Hasan ve oğlu Sultan Yâkub dönemlerinde bir ilim beldesi haline gelen Nahcıvan'da ve tefsirini yazdığı Tebriz'de yaptı. Eserlerinde sûfî yönü belirgin olmakla birlikte hangi tarikata mensup olduğu bilinmemektedir. Müellifi meçhul bir risâlede adı Nakşibendî silsilesinin önemli isimlerinden Ubeydullah Ahrâr'ın (ö. 895/1490) müridleri arasında zikredilmektedir (Silsiletü't-turuk fi't-tasavvuf, vr. 606). Bu bilgiden hareketle bazı araştırmalarda ona "Diğer Nakşîler" başlığı altındaki bölümde yer verilmiştir (Tosun, s. 284). 892 (1487) yılında vefat eden Dede Ömer Rûşenî'yi ölümünden kısa bir süre önce Tebriz'de ziyaret eden Ni'metullah (Lâmiî, s. 567), muhtemelen Sultan Yâkub'un ölümünün (895/1490) ardından taht kavgalarına ve Safevî saldırılarına sahne olan Tebriz'den ayrılıp Anadolu'ya gelerek 905'te (1499) Akşehir'e yerleşti. Ni'metullah b. Mahmûd'un vefat tarihi konusunda 887 (1482), 901 (1495), 902 (1496), 905 (1499) ve 920 (1514) gibi farklı tarihler verilmektedir. Köyceğiz mahallesinde Akşehir deresine hâkim bir meylin üzerindeki kabrinin çevresi 1995'te Hayra Hizmet Vakfı Akşehir Şubesi tarafından yeniden düzenlenmiştir. 1268 (1852) ve 1307 (1889) tarihli kitâbelerden kabrin daha önce iki defa onarıldığı anlaşılmaktadır.

992'de (1584) III. Murad'ın yaptırdığı tahrirde Ni'metullāh-ı Nahcuvânî adında bir zâviye ile vakıflar tesis edildiği görülmektedir. Taşköprizâde, önemli bir tefsiri ve birçok eseri olmasına rağmen Ni'metullah hakkında çok az bilgi bulunmasının sebebini onun fakirliği zenginliğe tercih etmesine, şan ve şöhretten kaçarak kendisini gizlemesine bağlar. Ni'metullah eserlerinde, rüşvet karşılığı şer'î hilelere başvurarak insanlara fetva veren ve dünyalık peşinde koşan fakihleri fâsıklıkla itham etmiş, müslümanları bid'atlara ve bâtıl isteklere sevkeden, haramları helâl ve dinin emrettiği şeyleri haram kılarak şeyhlik iddiasında bulunan sahte şeyhleri de lânetlemiştir.

Eserleri. Ni'metullah b. Mahmûd, tefsiriyle İḫvân adlı kitabının dışındaki bütün eserlerini Farsça yazmış, bu eserlerde de yer yer Arapça'yı kullanmıştır. Eserlerinin hemen tamamı tasavvufa dair olmakla birlikte fıkıh, hadis, felsefe, kelâm ve akaid gibi değişik ilim dallarını ilgilendiren konulara da temas etmiştir. 1. el-Fevâtiḥu'l-ilâhiyye ve'l-mefâtîḥu'l-ġaybiyye el-mûḍıḥatü li'l-kelimi'l-Ḳurʾâniyye ve'l-ḥikemi'l-furḳāniyye. Müellif, Tebriz'de 901 (1495) yılında tamamlandığı rivayet edilen iki ciltlik tefsirine vahdet-i vücûd ve vahdet-i şühûda dair bir mukaddime ile başlar, Ni'metullah'ın, Kur'an'ın bütün âyetlerinin tefsir edildiği ilk tasavvufî tefsir olan bu eserini hiçbir tefsire başvurmadan yazdığı söylenir. Müellif her sûreye içeriğine uygun düşen bir girişle başlamış ve sûreyi o sûreden alınacak dersi özetleyen sonuçla bitirmiş, eserinde zâhirî ve tasavvufî (işârî) tefsir eğilimini birleştiren bir metot izlemiştir. Eserin âyetler arasındaki münasebetlere yer vermesi açısından kaynak niteliğinde bir tefsir olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte eser, rivâyet ve dirâyet tefsiri örneklerine az yer verdiği ve her fırsatta vahdet-i vücûd nazariyesini işlediği için tenkit edilmiştir. Ancak müellif eserin girişinde tasavvufî neşvede bir tefsir yazdığını, ondan istifade etmek isteyenlerin bunu göz önüne alarak değerlendirme yapmaları gerektiğini belirtmektedir. Bazı sayfalarda dipnot kullanılması da tefsirin ayrıcalıklarından biri olarak zikredilebilir. Eserin II. cildinin 901 (1495) tarihli müellif hattı nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndedir (III. Ahmed, nr. 61), Tefsîru Niʿmetillâh olarak da tanınan eser basılmıştır (I-II, İstanbul 1326). Müellifin Beyzâvî'nin Envârü't-tenzîl'ine bir hâşiye yazdığı da kaydedilmektedir. 2. Şerḥ-i Gülşen-i Râz. Mahmûd-ı Şebüsterî'ye ait eserin hacimli bir şerhidir (Süleymaniye Ktp., Lala İsmail, nr. 168). 3. Terceme-i Naḳş-i Fuṣûṣ. Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin eserinin Farsça tercümesidir (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 615, vr. 32b-48a; Raşid Efendi, nr. 1041, vr. 53b-58b). 4. İḫvân. Tasavvufî meselelerin ele alındığı eserin tek nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (nr. 1972). 5. Mecmûʿa-i Leṭâʾif. Bazı âyetlerin işârî yorumlarını içerir (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4899, vr. 23b-44b).

Müellifin, vahdet-i vücûd bağlamında tasavvufî konuların ele alındığı birer risâle hacmindeki diğer eserleri de şunlardır. Risâle-i Mükâşefe (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 615, vr. 60b-71a); Iṣṭılâḥâtü'ṣ-Ṣûfiyye (Millet Ktp., Ali Emîrî, Arapça, nr. 4339/4, vr. 28b-34a); Hidâye (Millet Ktp., Ali Emîrî, Farsça, nr. 1028/22, vr. 177a-183a); Risâle-i Taḥḳīḳat (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 615, vr. 78b-82a); Risâle-i Nikât (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 615, vr. 75b-78a); Risâle-i Vücûd-ı Muṭlaḳ (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 615, vr. 59b-60a; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4899, vr. 13b-14b); Risâle-i Esʾile ve'l-ecvibe (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4940, vr. 92b-93a); Risâle-i Ẕikriyye (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4899, vr. 12b-13a). Çok sayıda eseri bulunan Ni'metullāh-ı Velî'nin bazı eserleri isim benzerliğinden dolayı kütüphanelerde Ni'metullāh-ı Nahcuvânî adına kaydedilmiştir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA