Belçika nerede yer almaktadır ?

Meşrutî monarşiyle yönetilen Belçika'nın resmî adı Belçika Krallığı'dır (Royaume de Belgique, Koninkrijk België). Kral devletin başı ve ordunun başkumandanı ise de yürütme gücü hükümetin elinde olup kralın sembolik bir konumu vardır. Yasama organı olan parlamento 212 üyeli temsilciler meclisiyle 184 üyeli senatodan oluşmuştur. 1831 yılından beri yürürlükte olan anayasada 1970, 1980 ve 1988 yıllarında yapılan değişikliklerle ülkenin Flaman (13.512 km2, 5.722.344 nüfus), Valon (16.844 km2, 3.234.767 nüfus) ve Brüksel (162 km2, 970.501 nüfus) bölgelerinden oluşan bir federal yapıya dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Bu bölgelerin kendilerine özgü yürütme ve yasama organlarıyla bayrakları ve sembolleri bulunmaktadır. Bununla beraber Belçika henüz tam bir federasyon haline gelmiş olmayıp bölgelerle topluluklar arasında bazı konularda anlaşma sağlanamamıştır. Hollanda ve Lüksemburg'la birlikte oluşturulan Benelüx ekonomik birliği içerisinde yer alan Belçika, Avrupa Topluluğu ve NATO üyesidir.

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA
Kuzey ve kuzeydoğuda Hollanda, doğuda Almanya, Lüksemburg, güney ve güneybatıda Fransa ile komşu olup kuzeyde Kuzey deniziyle 65.5 kilometrelik bir kıyıya sahiptir. Yüzölçümü 30.518 km2 olan Belçika'nın yüzey şekilleri birbirinden farklı üç coğrafî bölgeye ayrılır. Kuzey-kuzeybatıda yer alan alçak Belçika, Kuzey denizinin sığ kıyılarında bir kumul şeridiyle başlar ve 8-16 km. kadar içeriye sokulur. Kıyı gerisinde, deniz seviyesinden alçak olduğu için deniz sularından setlerle korunan polder adlı denizden kazanılmış topraklar yer alır. Bu bölümde bulunan ovalardan kuzeydekine Flandre, Anvers şehriyle Meuse ırmağı arasında kalana da Campine adı verilir. Kuzeydeki alçak ovalarla güneyde vadilerin daha derin yardığı yaylalar arasında yer alan Orta Belçika'nın ortalama yüksekliği 60-180 m. arasındadır. Hafif dalgalı ova görünüşünde olan bu bölgede tepelik alanlar yoktur. Sambre ve Meuse nehirlerinin güneyinde arazi yükselir ve zemin daha dalgalı bir görünüş alır. Vadiler de bu kesimde daha derine gömülmüştür. En yüksek yeri Botrange tepesi (694 m.) olan bu kesim üçüncü bölge Ardenler'i (Ardenne) teşkil eder.

Belçika'da Batı Avrupa okyanus ikliminin değişik bir tipi hüküm sürer. Yaz ve kış mevsimleri daha belirgin olup en sıcak aylarla en soğuk aylar arasındaki fark fazladır. Kıyıdan olan uzaklığa ve yüksekliğe göre iklimde bazı değişiklikler görülür. İç kesimlerde yaz sıcaklıkları daha yüksek, Ardenler'de kışlar daha soğuktur. Yıllık ortalama sıcaklık 10 °C civarında, ortalama yağış ise 740-1000 mm. arasında değişir.

Belçika'nın en önemli akarsuyu, batıdan gelerek kuzeye doğru dönen ve Kuzey denizine dökülen Escaut ırmağıdır. Denize döküldüğü yerde haliç oluşturur ve burada Anvers Limanı yer alır. Diğer önemli bir ırmağı Fransa'dan gelerek Ardenler bölgesinde güney-kuzey doğrultusunda akan ve doğuya dönerek Hollanda ile sınır oluşturan Meuse'dir.

Belçika bitki örtüsünde kıyı gerisi orman yetişmesine uygun olmayıp tarla ve çayırlar halindedir. Ormanlar Ardenler bölgesinde yapraklarını döken ağaçlardan oluşur.

Ülkenin ekonomisi ticaret ve sanayie dayanır. Büyük sanayi kömür yataklarının işletilmesiyle başlamıştır. Kuzeyde Campine ovasında Sambre ve Meuse nehirleri vadileri boyunca Avrupa'nın en eski kömür havzalarından birisi yer alır. Kömür yataklarının işletmeye açılması bu kesimde Belçika'nın en faal sanayi merkezlerinin kurulmasına yol açmıştır. Günümüzde yıllık kömür istihsali gittikçe düşmekte, yalnız Campine'deki en verimli kömür yatakları işletilmektedir. Sanayinin başlıca özelliği çeşitliliktir. Önemli sanayi dalları çelik, metalürji, dokuma, plastik, cam, seramik, çimento ve kimyasal madde üretimi üzerinedir. Ülkede sanayi için gerekli ham madde olarak kömür dışında doğal kaynak yoktur. Ardenler'de uzun yıllardan beri işletilmekte olan demir madeni de artık tükenmiştir. Bu yüzden ülkede sanayi ithal malı ham maddelere bağımlı kalmaktadır. Sanayi Sambre-Meuse ve Campine kömür alanları ile Brüksel-Anvers ekseni boyunda ve Gand (Gent) çevresinde yoğunlaşmıştır. Liège demir çelik ve metalürji sanayiinin merkezidir. Anvers ve yakınındaki kanalların çevresi petrol arıtma, kimya ve gıda sanayii tesislerinin yoğunlaştığı bir alandır. Üretim mallarının % 40'ı ihraç edilirken (çeşitli makine, kimyasal madde) dış ülkelerden de yakıt ve ham madde alınır.

Tarım modern makinelerle yapılmakta ve yüksek verim elde edilmektedir. En verimli tarım alanları kıyı gerisinde uzanan Flandre bölgesindedir. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, patates ve şeker pancarıdır. Dikili alanlarda sebze bahçeleri yer alır. Seralarda meyvecilik yapılmaktadır. Tarım alanlarının üçte birinden fazlası hayvancılığa ayrılmıştır. Çayır ve meralarda modern hayvancılık faaliyetleri sürdürülür. Hayvancılıkta büyükbaş hayvanlardan sığır, domuz, küçükbaş hayvanlardan da koyun beslenir ve ayrıca kümes hayvancılığı yapılır. Hayvansal ürünlerden süt ve et önemlidir.

Ülkenin nüfusu 9.927.612'dir (1989) ve km2'ye 323 kişi düşer. Yoğunluk yer yer değişmekle beraber bu rakam hiçbir yerde ellinin altına inmez. 1957'den beri 9 milyon civarında seyreden ülke nüfusunun artış oranı giderek gerilemektedir. En az nüfuslu saha güneydoğudaki Ardenler dağlık bölgesidir. Nüfus özellikle sanayi yörelerinde yoğundur ve % 40'ını çalışan kesim oluşturur. Çalışan nüfusun çoğunluğu sanayi ve ulaşım sektöründedir. Başşehir Brüksel Orta Belçika bölgesinde yer alır. Banliyöleriyle birlikte nüfusu 1 milyona yaklaşan (1989'da 970.501) Brüksel'de aynı zamanda Avrupa toplulukları ve NATO'nun genel merkezleri de bulunur. Diğer önemli şehirleri Anvers (473.082), Gand (230.822), Charleroi (208.021), Liège (199.020), Bruges (117.653), Schaerbeek (104.855), Namur (103.131), Mons (91.650), Anderlecth (89.650) ve Louvain'dir (85.947).

Ülkenin güney yarısında Fransızca'nın bir lehçesi olan Valonca, kuzey yarısında da Felemenkçe'ye (Hollanda dili) çok yakın bir dil olan Flamanca konuşulur. İki dili ayıran sınır, Brüksel şehrinin biraz güneyinden doğu-batı doğrultusunda bir çizgi olarak geçer. Güneydoğuda ise nüfusun % 1'i Almanca konuşur. Valonca ve Flamanca'nın her biri konuşulduğu bölgede, ayrıca her ikisi Brüksel bölgesinde resmî dildir.

Belçika'da halkın büyük çoğunluğu Katolik olmakla beraber Protestan, Mûsevî ve müslüman azınlıklar da vardır. İslâmiyet'in resmen bir din olarak tanınmış olduğu ülkede 300.000 civarında müslüman yaşamaktadır (aş.bk.).

Ülke dünyanın en yoğun ulaşım ağlarından birine sahiptir. Karayolları ve demiryolları son derece gelişmiştir. Ulaşımda deniz ve akarsu kanallarından da faydalanılır. Anvers gerek Belçika'nın gerekse Batı Avrupa'nın en işlek limanlarından biridir. Gand Belçika'nın ikinci büyük liman şehridir; Gent-Terneuzen Kanalı limanı Escaut ırmağı ile birleştirir. Hava ulaşımında Brüksel milletlerarası havaalanından büyük ölçüde faydalanılır. Ayrıca Anvers, Liège, Charleroi ve Ostende'de de daha küçük havaalanları vardır.

II. TARİH
Günümüzdeki Belçika toprakları milâttan önce 57'de Sezar tarafından Roma İmparatorluğu'na katılmadan önce Kelt ve Germen asıllı toplulukların elinde bulunuyordu. Ülke Roma hâkimiyetine geçince bu imparatorluğun üç Galya'sından biri olan Belçika Galyası'nın bir kısmını teşkil etti. Belçika Galyası Kuzey denizinden Cenevre gölüne, bir taraftan da Ren nehrinden Paris havzasına kadar uzanıyordu ve merkezi Reims şehri idi. Milâttan sonra V. yüzyıl başlarında sona eren Roma hâkimiyetinin ardından Franklar'ın istilâsına uğrayan ülke, en parlak dönemlerinden birini Karolenj sülâlesi zamanında yaşadı. Fakat bu sülâlenin çökmesi ve arkasından gelen Norman akınları ülkede karışıklıklar dönemini başlattı. X ve XI. yüzyıllara doğru mahallî idareler karışıklıklardan ve merkezî idare yokluğundan faydalanarak geniş muhtariyet sağladılar ve böylece çeşitli prenslikler, dukalıklar ve kontluklar oluştu. Mahallî idarelerin bağımsızlığı, XIV. yüzyıl sonlarında Bourgogne Dukası Philippe'in bu topraklardan bir kısmını bir evlenme sonucu ele geçirmesine kadar sürdü.

XV. yüzyılın başlarında Belçika ve Hollanda'nın birçok toprağı Bourgogne Dukalığı'na dahil oldu. Bourgogne hâkimiyeti sırasında ülke ekonomi ve sanat alanında da yüksek bir seviyeye erişti; ancak daha sonra Avusturya'nın Habsburg hânedanına ait topraklara katıldı. İmparator V. Karl döneminde, bu imparator ülkeyi o sırada İspanya kralı olan oğlu II. Felipe'ye bıraktı. II. Felipe koyu bir Protestan düşmanı olduğundan kuzey illerinde büyük bir ayaklanma başladı (1576). Çok uzun süren savaşlardan sonra 1648'de Hollanda Cumhuriyeti kuruldu ve günümüzdeki Belçika topraklarının büyük bir kısmı bu cumhuriyetle birleşti; yalnız güney bölgesi İspanya hâkimiyetinde kaldı. 1713'teki Utrecht Antlaşması'yla Avusturya'ya geçen Belçika, Fransa devrim savaşları sırasında da Campoformio Antlaşması'yla Fransa'ya katıldı. Aslında bu antlaşmadan iki yıl önce Fransa 1795'te Liège bölgesi de dahil olmak üzere bütün Belçika'yı topraklarına katmıştı. Avusturya 1797'deki Campoformio Antlaşması'yla bu durumu resmen tanımış oldu. 1815 Viyana Kongresi'nde alınan kararlardan birisiyle ülke yeniden Hollanda ile birleşti.

1830 Ağustosunda Belçikalılar Hollandalılar'a karşı ayaklandılar. Hollanda'nın başında bulunan I. William ayaklanmayı bastırmak için çok gayret sarfettiyse de başarılı olamadı. Bunun üzerine geçici bir hükümet kuruldu ve bu hükümet Belçika'nın bağımsızlığını ilân etti. 1830 Aralığında toplanan Londra Konferansı da yeni Belçika Devleti'ni tanıdı. Fakat Hollanda Kralı I. William Londra Konferansı'nın bu kararını ve dolayısıyla da Belçika'nın bağımsızlığını tanımadı. Ancak Belçika üzerine gönderdiği ordu başarı sağlayamayınca 1839 Londra Antlaşması'yla bağımsız Belçika'yı tanımak zorunda kaldı. Bu antlaşmayla aynı zamanda Belçika'nın tarafsızlığı da garanti altına alınmış oluyordu. Fakat Almanlar I. Dünya Savaşı'nda Fransa'ya girmek için bu tarafsızlığı dikkate almadan Belçika topraklarından geçtiler ve kısa bir süre sonra da bu ülkeyi işgal ettiler. Savaş sonunda imzalanan Versailles Antlaşması'yla Belçika tekrar istiklâline kavuştu ve daha da kârlı çıkarak Almanya'dan Malmedy ve çevresini aldı.

II. Dünya Savaşı'nda Almanlar bir kere daha Belçika'yı işgal ettiler. 1940 Mayısındaki bu işgalden sonra Belçika Kralı III. Leopold Almanlar'a boyun eğerek ülkesinden ayrıldı. Savaş sırasında Belçika'da Alman kuvvetlerine karşı bir millî direniş hareketi başladı. Bu hareketin de katkısıyla savaşın sonuna doğru Belçika Alman işgalinden kurtuldu (1944). Kurtuluştan sonra bir süre ülkeyi sosyalist ve hıristiyan sosyalist partiler yönetti. 1940'taki işgalde memleketini terketmiş bulunan Kral III. Leopold 1950'de geri döndü. Fakat daha önce ülkesini terketmiş olmasından dolayı halk kendisine fazla sempati göstermedi; o da 17 Temmuz 1951'de tahtını oğlu Baudouin'e bıraktı. Halen onun krallığı devam etmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA