Rami Kimdir?

Hayatına dair yeterli bilgi yoktur

Yaşadığı dönem hakkında eserlerini takdim ettiği, şiirlerinde övdüğü veya andığı şahsiyetler sayesinde fikir edinilmektedir. Enîsü'l-ʿuşşâḳ ve Ḥaḳāʾiḳu'l-ḥadâʾiḳ'i Celâyirliler'den Sultan I. Üveys Bahâdır (1356-1374) adına kaleme almıştır. Onunla ilgili en eski kaynak olan Devletşah'ın Teẕkiretü'ş-şuʿarâʾsında Muzafferîler'den Şah Mansûr zamanında (1387-1393) Irak ve Azerbaycan melikü'ş-şuarâsı olduğu belirtilmektedir. Enîsü'l-ʿuşşâḳ'ta hocası olarak Hasan b. Mahmûd-ı Kâşî'nin (ö. 710/1310) adını vermesinden hareketle bu zatın vefatı sırasında ona öğrenci olabilecek yaşta bulunduğu ve dolayısıyla altmış-altmış beş yaşlarında iken Sultan Üveys'in çevresinde, daha ileri yaşlarda da Şah Şücâ'ın (1375-1384) sarayında yer edindiği düşünülebilir. Son dönem kaynaklarında Râmî'nin vefat tarihi olarak kaydedilen 795 (1393) yılı Devletşah'ın tezkiresinde Şah Mansûr için verilmiştir ve şairin vefat tarihiyle doğrudan bir ilgisi yoktur. Şairin bu tarihe kadar hayatta bulunup bulunmadığı da bilinmemektedir. Râmî'nin eserlerinde örnek olarak aktardığı beyitlerden, aynı yıllarda yaşayan ve özellikle Sultan Üveys'in çevresinde yer alan Selmân-ı Sâvecî (ö. 778/1376) gibi birçok şairle bir arada bulunduğu anlaşılmaktadır. Kâtib Çelebi'nin Enîsü'l-ʿuşşâḳ'ın 826'da (1423) ve Reşîdüddin Vatvât'ın eserinden bahsederken Şeḳāʾiḳu'l-ḥadâʾiḳ adıyla kaydettiği Ḥadâʾiḳu'l-ḥaḳāʾiḳ'in 878'de (1473) yazıldığını belirtmesi yukarıdaki tarihlerle hiçbir şekilde uyuşmamaktadır. Şemseddin Sâmi'nin Enîsü'l-ʿuşşâḳ için telif tarihi olarak verdiği 831 (1428) yılı da yanlış bir nakilden ibarettir. Şiirlerinde "Şeref" ve "Râmî" mahlaslarını kullanan Şerefeddin Hasan edebî sanatlar ve mazmunlarla ilgili eserleriyle ün kazanmıştır. Râmî, dönemindeki diğer şairler gibi edebî sanatların belirli şekillerde uygulandığı masnû' ve güçlü kasideler yazmaya özen göstermiştir.


Eserleri. 1. Enîsü'l-ʿuşşâḳ. Farsça'da kendi alanında ilk çalışma olup bir mukaddime, on dokuz bab ve bir tetimmeden oluşan eserde her bölüm "mûy", "cebîn", "ebrû", "çeşm" ve "müjgân" gibi sevgilinin bir organı için kullanılan kelimeleri, mazmunları, teşbih ve istiareleri içermektedir. Tetimmede şiirde tenâsüple lafız ve mâna özellikleri üzerinde durulmaktadır. Bazıları müellife ait olmak üzere birçok şairden nakledilen Farsça beyitlerle işlenen bölümler, Farsça ve Türkçe klasik şiirin anlaşılması ve güzellik kavramının değerlendirilmesi açısından önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Çok ilgi gören Enîsü'l-ʿuşşâḳ benzer eserlerin yazılmasına öncülük etmiş, Osmanlı âlimi Muslihuddin Mustafa Sürûrî, Baḥrü'l-maʿârif adlı eserinin üçüncü makalesine "Teşbîhât ve Mesâil-i Enîsü'l-uşşâk Beyânındadır" başlığını koymuştur. Bölüm sayısını yirmi sekize çıkaran Sürûrî, Enîsü'l-ʿuşşâḳ'taki beyitlerin hemen tamamını eserine almıştır. XVI. yüzyıl şairlerinden Muîdî de Miftâhu't-teşbîh adlı risâlesinde Enîsü'l-ʿuşşâḳ'ı örnek kabul etmiş ve aynı sistemde bir eser yazmıştır. Çok sayıda nüshası bulunan Enîsü'l-ʿuşşâḳ, Abbas İkbâl-i Âştiyânî tarafından neşredilmiş (Tahran 1325), Clément Huart tarafından Fransızca'ya tercüme edilmiştir (Anīs el-ʿochchāq. Traité des termes figurés relatifs à la description de la beauté, Paris 1875). Eser aynı adla ve özensiz bir şekilde Türkçe'ye de çevrilmiştir (trc. Turgut Karabey v.dğr., Ankara 1994). 2. Ḥaḳāʾiḳu'l-ḥadâʾiḳ. Sultan Üveys'in isteğiyle kaleme alınan edebî bilgiler ve sanatlarla ilgili eser iki bölümdür. Elli babdan oluşan birinci bölüm Reşîdüddin Vatvât'ın Ḥadâʾiḳu's-sihr adlı Farsça kitabının bir şerhi niteliğindedir. Râmî, Vatvât'ın eserinde bulunan Farsça ve Arapça beyitleri dönemindeki yaygın Farsça beyitlerle ve kendi şiirleriyle değiştirmiştir. On babdan meydana gelen ikinci bölüm sonraki şair ve ediplerin kullandıkları terimleri içermektedir. Devletşah'ın eserinde ve bazı yazmalarda Ḥadâʾiḳu'l-ḥaḳāʾiḳ adıyla anılan eseri Kâtib Çelebi sıralamada Ḥaḳāʾiḳu'l-ḥadâʾiḳ olarak tanıtırken başka yerlerde aynı eseri kastetmesine rağmen Ḥaḳāʾiḳu'l-ḥaḳāʾiḳ ve Şeḳāʾiḳu'l-ḥaḳāʾiḳ adlarını yazmaktadır. Eser Seyyid Kâzım Muhammed İmâm tarafından açıklamalarla birlikte yayımlanmıştır (Tahran 1341 hş.). 3. Dîvân. Devletşah'ın Irak ve Azerbaycan'da meşhur olduğunu söylediği eser günümüze ulaşmamıştır. Şairin kaside, kıta ve rubâî gibi bazı şiirleri tezkirelerde yer almaktadır.

Râmî'nin bunların dışında Bedâyiʿu'ṣ-ṣanâyiʿ (Münzevî, III, 2127-2128) veya Tuḥfetü'l-faḳīr diye anılan bir risâlesiyle Muḫtaṣar-ı Ṣanâyiʿ-i Şiʿrî (a.g.e., III, 2149) adlı bir özeti bulunan Ṣanʿat-i Şiʿr ve Şuʿarâʾ (a.g.e., III, 2142) isimli bir eserinin ve Mes̱nevî vezninde Sultan Üveys Celâyirî adına yazılmış Deh Faṣl (a.g.e., IV, 2817-2818) adlı bir manzumesinin yazmaları mevcuttur. Ayrıca Baba Kûhî ve Duḫter-i Melik isimli yetmiş üç beyitlik bir mesnevisinden söz edilmektedir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, IX, 511). Kâtib Çelebi muhtevasını belirtmediği Ḥilyetü'l-meddâḥ adlı bir eseri ona nisbet etmektedir (Keşfü'ẓ-ẓunûn, I, 691).

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA