Efendim Amerika, Adalet ve İçişleri bakanlarımıza "Yaptırım" kararı alınca biz de Amerika'nın ayni bakanları için ayni kararı aldık.
Devletler Hukuku'nda olay bu.
Devletler Üstü bir güç olmadığı için, Devletler Hukuku'nda tek müeyyide var. "Kısasa kısas.. Ya da eski adıyla "Mukabele-i bil misil.. Aynen karşılık verme" yani.
Tabii kafalarda hukuk nosyonu mu yok, ya da amaç bağcı dövmek mi?. Efendim bu karşılık göstermelikmiş. Etkili mukabele etmeli, mesela İncirlik'i kapamalıymışız..
Bunu hem de öyle isimler yazıyor, söylüyorlar ki, yuh artık.
Yahu İncirlik orada bir uluslararası anlaşma ile var.
Altına imza atmışız. İmzamızı tanımazsak ne olacak?. Devletler Hukuku'nda bir üst makam yok ya, ceza verecek. Attığı imzaya, anlaşmaya uymaya nasıl zorlanacak bir devlet?.
Devletler Hukuku onu da yazmış.
Pacta sunt servanda.. Roma Hukukundan kalma laf.. "Ahde vefa kaidesi.." Yani "Devlet verdiği söze sadık kalmalı.." Şimdi İncirlik anlaşması ayrı konu, Amerika'nın iki bakana yaptırım uygulaması ayrı.
Biri dünyaya "Türkiye verdiği söze sadık kalır, ya da kalmaz, güvenilmez, onunla anlaşma yapılmaz" dedirtecek bir eylem, öteki tam da Devletler Hukuku kuralına uygun "Göze göz, dişe diş/ Eye for eye, tooth for tooth" uygulaması..
Bu işler sallamakla olmuyor dostlar..
Hukuk nosyonu olmayan, hukuk yazmaya mecbur değil ki!.