Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Öyle bir fantezi ki...

Bu hafta Öyle Bir Geçer Zaman ki, vizyondaki Alacakaranlık filmine taş çıkartacak fantezilerle doluydu.
Öncelikle bu Mete kardeşimizin burnu yalama olmak üzere... Her hafta biri, elinde pamukla Mete'nin burnundaki kanamayı durdurmaya çalışıyor. Okul zamanında, arkadaşlarıyla kavga ettiğinde, annesi yaralarını iyileştirmeye çalışırdı. Babasıyla kavgasında, bu kez kız kardeşleri ellerinde pamukla pansumana soyundular.
İki hafta önce gazeteciden yumruk yediğinde patronun kızı, hemşire rolüne bürünmüştü. Son bölümde ise mafyanın adamlarından yumnruğu yediğinde burnu yine patladı ve pansuman nöbeti bu kez garson kıza geçti! Vallahi ünlü boksör Mike Tyson bile kariyeri boyunca Mete kadar yumruk yememişti!
Bir de mahallenin 55 model mavi Chevrolet taksisi var ki, her bölüm başrolde... Bizim aile üyeleri ne zaman taksiye ihtiyaç duysa, mavi taksi emirlerine amade... Yahu bu şoför kardeşim, başka iş almaz mı? Niye her daim bunların kapısının önünde bekler? Vallahi bizimkiler taksimetre açtıracaklarına bu adamı özel şoför olarak istihdam etseler, daha az maliyetli olacak!
Soner'in golf şovu ise fantezi ötesiydi. Hizmetçi kız topu yere dikiyor, sinirini atmak isteyen Soner sopayla topa vuruyor ve 10 metre ötedeki bibloları hiç ıskalamadan teker teker vurup parçalıyor.
Umarım bu görüntülerden dünya şampiyonu golfçü Tiger Woods'un haberi olmaz.
Yok eğer izlerse; golfü bırakır, gidip sebzemeyve halinde çalışmaya başlar!
Ama dizideki inanılmaz olaylar bununla da bitmedi! Soner, Süleyman ile beraber eski hızlı günlerine dönmek istedi; deri kıyafetleri kuşandılar. Mobiletten hallice, cılız motorlarına bindiler ve gecelerde 'esmeye' başladılar. Akıllarına gelen en büyük çılgınlık ise bir lokantanın vitrininden içeriye motorlarıyla girmekti!
Onların çılgınlık dediği ise 'magandalıktan' öte bir şey değildi. Gözlerine kestirdikleri masada, yemek yiyenleri kovdular. Ama diğer masalarda oturanlar, koşup polisten imdat isteyecekleri yerde, sakin sakin yemeklerini yemeye devam ettiler! Sanırsınız 70'lerin İstanbul'u değil, 1870'lerin Teksas'ı... Orada bile kovboylar atlarıyla bara girdiklerinde en azından şerif gelip "Ne oluyor beyler?" derdi!
Aylin'in, Soner'i gitmekten vazgeçirmek için arabayla takip etmesi, yetişmesi, sonra öpücük bahanesiyle belinden silahını alıp otomobilin tekerleklerini patlatması ise tek kelime ile skandaldı.
Aylin nasıl olur da, Soner'in diğer otomobille yola devam edebileceği ihtimalini hesaplayamaz?
Ben Soner'in yerinde olsam Aylin'i o anda ebediyen terk ederdim.
Böyle bir salakla ömür geçer mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA