- Bülent Bey siz Urfalıymışsınız. Memleketle bir bağınız var mıdır?
-B.İ: Yok. Yedi yaşımda çıktım, sonra da bir-iki defa gittim.
- Yine de Urfalısınız sonuçta. Yemeklerle hiç aranız yok mudur?
- B.İ: Yemek yapmayı da yemeyi de severim, evet Urfalı olmanın öyle bir avantajı var, babam da güzel yemek yapardı, babannem de...
- Politikayla olan ilişkiniz nasıl?
- B.İ: Herkes kadar. Evet, biz '80 sonrası kuşağız, maalesef apolitik yetiştirilmiş olan... Ben bu konudan biraz mustaribim. 1980 darbesi olduğunda yedi yaşımdaydım, hiçbir şey bilmiyorduk biz, ama yedi yaşıma kadar çok daha sert yaşadım o süreci. Ailelerimiz de çok korktuğu için bizi politikaya bulaştırmadı. Zaten 80 sonrası eğitim, bizi saf bir şekilde yetiştirmeyi amaçladığı, cahil yetişmemiz istendiği için biz öyle yetiştik. Yaşadığımız çevrede kitapları olanlar içeri atıldığı, işkenceler gördüğü için kitaplardan korkuyor, uzak duruyordum.
- Kitapla ilişkiniz üniversitede mi başladı?
- B.İ: Lise, üniversite yıllarından sonra. Ama hayata, politikaya dair çok eksikliklerim olduğunu biliyorum, eksiklerimi kapamaya çalışıyorum. Yani biraz korkak ve çekingen bir nesil yarattılar. Bir ara onlardan biriydim, ama şu anda onlardan biri olmamak için kendimi geliştiriyorum.
- Anne-babanız ne iş yaparlardı?
- B.İ: Annem hemşireydi, babam da postanede görevliydi.
- Başlarına bir şey geldi mi?
- B.İ: Çok şey geldi ama içeri düşmediler.
- Politik duruşları vardı yani.
- B.İ: Babamın vardı tabii, daha solcuydu, dünya görüşü öyleydi. Babam postanede çalıştığı için örgüt tarafından da, devlet tarafından da, oradaki rahatsız edilen ailelerden biriydik. Gece örgüt basardı, silahlarla girerlerdi, hepsi de komşularımızın çocuklarıydı aslında, ama öyle gerekiyordu. Biz devlet lojmanında kaldığımız için, ampullere, prizlere, devlet malına zarar verip çıkıyorlardı, kitap bırakıyorlardı 'Sözlü var,' diye. Sabah jandarma geliyordu. Tabii onlar gelene kadar annemler o kitapları kazanlarda yakıyordu, çünkü o kitaplarla yakalanan hapse giriyordu.
- Belki içinize kapanık olmanızın sebebi budur?
- B.İ: Bu da olabilir. Ama 80 sonrası Urfa'dan gelip, o yıllarda İstanbul'da yaşamak da ayrı bir zorluktu. İlkokulda çok sıkıntı çekmiştim, her gün dayak yiyorduk, bütün sınıf. Ben hiçbir zaman okulu sevmedim o yüzden. Kötü bir çocukluk, biraz içime kapanıklığım ondandır.