Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Eski-yeni arasında

11 ülkeden 40 ombudsman geçen hafta Oxford'da bir araya gelerek medyanın geleceğini ve gazete-okur, TV-izleyici ilişkilerini tartıştı. Görüşler ortak: Yeni gazeteciliğe hazırlanmalıyız

Oxford vardı da ombudsmanlar mı gitmedi? Dünyanın farklı köşelerinden, Asya hariç diğer tüm kıtalardan 40 kadar okur ve izleyici temsilcisi bu yılki konferans için bu köklü eğitim ve düşünce merkezinde, St Anne's College'de geçen hafta yoğun tartışmalara daldı.
Mekân kadar zaman da önemliydi. Sadece basın etiği konuşmakla kalmadık konferansta; aynı zamanda, İngiltere seçimleri vesilesiyle gazeteciliğin hangi istikamete ilerlediği konusuna da eğildik.
Etikle ilgili sorunlarımız yerli, yerinde duruyor. Yazılı basınla okur ilişkisi aynen önemini koruyor.
Toplumların gözünde medyanın saydamlığı ve hesap verebilir olması, canlı bir talep olmayı sürdürüyor.
Hızla değişen medyada okur, izleyici ve kullanıcı, ısrarla, güvenilir bulduğu haber kaynaklarına yöneliyor.
Bütün bunların yanında hızla dönüşmekte olan bir habercilik / gazetecilik tarzı söz konusu. İngiltere, Kanada, Hindistan, Japonya, Güney Kore gibi internet penetrasyonu çok yüksek olan ülkelerde medya, internetin açtığı imkanların üzerinden, yepyeni bir mecrada, haberciokur/ kullanıcı ilişkilerinin yeniden tanımlandığı bir ortamda, çok ciddi bir kırılma noktasında.
Web sitesiyle günde 40 milyon tekil kullanıcı gibi bir rakama ulaşan The Guardian gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Alan Rusbridger'in konuşmasını dinlerken, okur ve izleyici editörleri olarak kendimizi yepyeni bir dünyada bulduk.
Yeni teknolojileri güvenilir haberciliğin lehine dönüştürme konusuna yıllardır kafa yorduğu kadar, yenilenen medyada özdenetime de büyük önem veren Rusbridger, süratle şekillenmekte olan bu sürece "karşılıklı etkileşim" (mutualisation) adını veriyor.
Internet ortamında yaşanan interaktif iletişim, haber ve yorumları başı sonu belli olmaktan çıkartıp akışkan süreçlere dönüştürüyor.
Bu ortamlar 24 saat sürekli yenilenen, içeriği değişen bir haberciliği barındırıyor. Sadece böyle olmakla kalmıyor, kullanıcılar twitter veya facebook gibi sosyal medyayı da kullanarak, haberlerin içeriğine katkıda veya tepkide bulunuyor.
Rusbridger'e göre önümüzde açılan yeni dönemde gazetecilik:
Katılımı ve katkıyı davet eden,
"Biz" (gazeteciler) ve "onlar" (okurlar) ayrımından uzaklaşan,
Kullanıcıyı tartışmaya teşvik eden; hatta öncülüğü ona bırakan,
Konular, kişiler ve kurumlar çevresinde yeni "web grupları" oluşmasına yardımcı olan,
İnternet içine linkler açan, oradaki hizmetlerden de yararlanan,
Başkalarının çalışmalarını öne çıkaran, onları zenginleştiren,
Gazeteciyi uzman, otorite veya ilgi odağı olmaktan çıkaran,
Çeşitliliği yansıtmaya çabalarken, ortak değerlere de vurgu yapan,
Yayınlamayı bir gazetecilik sürecinin son noktası değil, bir sürecin parçası olarak gören,
"Meydan okumalara" (tepki ve eleştirilere) daha çok açılan, hem ekleme hem de düzeltmelere önem veren bir mesleğe dönüşmekte.
LSE'den iletişim uzmanı Charlie Beckett'in bir başka oturumda vurguladığı gibi, eski tip haberciliğin yerini sürekli yenilenen teknoloji ile farklı bir pratik almakta.
Beckett, tüketici talebine dayalı, haftanın her günü 24 saate yayılmış, kolay ulaşılan, kişiselleşmiş ve çoğulcu bir habercilikten söz ediyor. "Yeni dönemde hesap vermek ve şeffaflık hem daha önem kazanacak hem de daha kolay olacaktır" diyor. "Online" ortamda interaktivitenin artmasını bunun en önemli unsuru olarak gösteriyor.
Bu çerçevede acaba internet ombudsmanlığı nasıl olacak? Öyle bir ortam ki bu, içinde her türlü yalan yanlış veri, suçlama, çarpık unsurlar, propaganda ve kampanya kaynamakta.
Ama, diyor Beckett, yeryüzünde geniş bir kesim, doğru ve teyit edilmiş bilgi/haber talebinden vazgeçemez, çünkü hayatıyla ilgili doğru kararları buna bağlıdır.
Ancak, internette bireyler ve forumlar üzerinden oluşan yığılma ve onların haber medyasındaki süreçlere katılımı, ombudsmanları ister istemez hakemlikten arabuluculuğa, düzenleyicilikten moderatörlüğe, empoze edici olmaktan ziyade eğitmenliğe doğru itmekte.
Öyle anlaşılıyor ki, internet kullanıcısı sayısında yaşanan patlama, medyada biz editörlerin bir sayfayı kapatmasına ve ağırlığı sanal ortama kaydırmasına yol açacak. Ama, tabii, benim konferansta vurguladığım gibi, Türkiye gibi pek çok ülkede internet penetrasyonunun yüzde 60-70'leri aşması ve özgürlüklerin güvence altına alınması gerekli.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA