Son günlerde köşemize ulaşan şikayet mektupları, bir televizyon reklamı üzerinde yoğunlaşıyor: Deprem sigortası DASK... Hani, mutlu ailenin çerçevedeki fotoğrafı bir sarsıntıyla devrilip, mutlulukları tuz-buz oluyor ya, işte o reklam. Okurlarımızdan bazıları, bu reklamın özellikle çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunduğuna işaret ederek, tepkilerini dile getiriyorlar.
Bu tepki ilk bakışta haklı gibi görünebilir. Mutlu bir ailenin evlerinin deprem sonucu başlarına yıkılması, faylar üzerinde beşik gibi sallanan bir ülkenin insanları olarak hepimizin tüylerini diken diken ediyor olabilir. Ama ya insanları uyarmanın artık başka yolu kalmamışsa? Ya "geliyorum" diye bas bas bağıran depreme inat, yorganı başımıza çekip, uyumayı tercih ediyorsak? Ev, dükkan, işyeri sahibi okurlarıma soruyorum: Zorunlu deprem sigortanızı yaptırdınız mı? Birkaç cılız "evet" dışında çoğunluğun sessizliğe gömüldüğüne adım gibi eminim. Zaten bu konudaki istatistikler de tahminimi doğrular nitelikte. Gerçeklerle yüzleşmek çoğu zaman insanın canını acıtır. Bu reklamı hazırlayanlar da mesajlarını "tatlı dille" ulaştıramadıklarını fark etmiş olmalılar ki, insanları biraz "dürtüp, sarsmayı" uygun görmüşler. Allah bütün çatıları, başımızın üzerinde tutsun. Ama insanları da "her şeyi kendisine havale etme" aymazlığından korusun!
