Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Birdenbire Bizans sevgisi!

Gezi'yi, doğrudan Gezicilerin talep ve tanımları üzerinden eleştirdik...
Yanlış yaptık.
Açın bakın, "Gezi'nin eleştirel analizi" diye yazılıp çizilenlere...
Çoğunda şunu görürsünüz...
Ya eylemin hak ettiğinden fazla ve abartılı biçimde sosyolojik açıdan yaklaşılmıştır...
Ya da "nihayetinde üç beş çapulcu ve hainin kışkırtması" denilip geçilmiştir.
Hatta hatırlıyorum...
Zamanın "beyaz" medyası (en başta Hürriyet gazetesi) birdenbire "Gezi hareketi ve Y kuşağı" rüzgarı oluşturmuş ve bu kuşağı öyle parlatmıştı ki, hepimiz onlara uzun uzun laf yetiştirmeye çalışmış ve 80 sonrası doğanları bu kadar yüceltmenin anlamsızlığını anlatmaya kalkmıştık.
Yanlıştı.
Esası gözden kaçırmıştık.

***
Oysa Gezi, global ölçekte bir operasyon ağının apaçık komplosuydu.
Türkiye'ye diz çöktürmek için yapılan uzun erimli bir planın ilk adımıydı.
Ülkemizin büyük bankasının reklam karakteri yaparak kitlelere sevdirdiği ve servete boğduğu malum tiyatrocu "mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı, hadi gel arkadaşım!" diye boşuna seslenmiyordu...
Sonuçta ne oldu?
Gezi'deki polis kışkırtmasının rolünü ve nedenini anlamak için üç sene geçti. 15 Temmuz'da kafamıza dank etti Gezi'deki FETÖ parmağı.
Duvarlara yazılan "Zulüm 1453'te başladı" yazısına gelince...
Çoğumuz "oğlum, ne manyak tipler bunlar" diye konuşup geçtik.
Şimdi görüyoruz işte!
O tarihte nasıl derin bir "yarılma"nın başlatıldığını; bir takım zihinlerin nasıl eğrilip büküldüğünü şimdi görüyoruz.
***
Milletin kalbini "Leyla ve Mecnun" ile çalan ama bir yandan da çaktırmadan FETÖ kanallarına büyülü, sırlı garip diziler çeken yönetmen Gezi'den sonra çevresiyle ve aklıyla iplerini koparmıştı.
İki gün önce de baklayı ağzından çıkarıverdi.
"İstanbul bana göre fetih değil, işgaldir" demesini yine hafife almamak gerek.
"Ergen ruhlu adam" falan demek de fayda etmez.
Bu iş Cihangir tayfasından ibaret değil.
Geçmişte bu toprakların çocuğu olan hiçbir marjinal, anarşist, devrimci, şucu, bucu böyle laflar etmemişti.
Akıllarından bile geçmezdi.
Peki bugünün farkı ne?
Neden etrafı Bizanslılık, Pontusluluk konuları sarıverdi?
Bütün bunlar neye hazırlık?
İşte tam bu noktadan, bu hayati önemdeki sorulardan kalkarak sorgulamaya başlamalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA