Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Az ve uz gittikten sonra arpa boyu mu yol aldık?

Doğduğumuz andan itibaren "Kültür"ü oluşturan öğeleri sünger gibi emmeye başlıyor bilinçaltımız.
Kitle iletişim araçlarının yerel kültürle evrensel kültürü birlikte ve çok yoğun biçimde toplumlara pompaladığı bir dönemde, kafa karışıklıkları olması kaçınılmaz.
Geçen yüzyılın ortalarında "İleride dünyadaki her evde Japon malı bir televizyon ve bu televizyonların ekranlarında da bir Amerikan yapımı film olacak" kehaneti seslendirilirdi.
Oysa şimdi bizim televizyonlarımızın ekranlarında yerli dizilerin ve yerel siyasal kavgaların, Amerikan yapımı filmleri bastırdığını görmekteyiz.
Bu yerli dizilerle oluşan popüler kültür, bunlara kaynak olan gerçek kültürü de altına aldı.
Geçen hafta sonu Mehmet Akarca Takvim'deki yazısında bazı kadınların aralarında "Duydun mu şekerim, Aşk-ı Memnu'nun kitabı da çıkmış" diye konuştuklarını yazıyordu.
Benim duyduğuma göre de bazı erkekler "EMASYA ve İç Hizmet Kanunu olmasa, kimse yasal darbe yapmayı düşünmez" diye konuşuyorlarmış.
Dizi-öncesi çağlarda popüler kültürümüzün ana kaynaklarını oluşturan Yeşilçam filmlerinde, duygularımızı ifade etmek için çok karmaşık olmayan klişe cümleler kullanılırdı.

Yeşilçam klişeleri

Bunlardan birkaçını hatırlayalım:
- Amcacığım sizi çok sevdim, size baba diyebilir miyim?
- Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı evladım..
- Hayır durun, o suçsuzdur. Gerçek suçlu benim.
- Ben artık yarım bir insanım.
- Bu resimdeki amca kim anne?
- Doktor, yeniden görebilecek miyim?
- Hayır siz kovmuyorsunuz, ben istifa ediyorum.
- Ben fakir bir gencim, sen bir fabrikatör kızısın.
- Tertemiz hislerimle oynadın benim.
- Bizim gibi insanlar şerefleri için yaşar, namusları için ölürler ama sen bunu anlayamazsın.
- Çocuğumun ameliyat parası için yaptım her şeyi.
- Biliyordum, ölmediğini biliyordum...
Soğuk Savaş yıllarına rastlayan demokrasi kültürümüzün oluşması sürecinde de, yine klişe cümlelerle düşüncelerimizi ifade ederdik...

Siyasi klişelerimiz
- Bu halk, bu demokrasiye layık değil..
- Bizi hem iç hem dış düşmanlar sürekli bölmeye, parçalamaya uğraşıyorlar.
Yeşilçam'ın belleğimize yerleştirdiği klişeler, yerlerini televizyon dizilerinin saatler süren diyaloglarına bıraktı.
Artık cümleler değil bu dizilerdeki kural dışı ilişkiler akıllarda kalıyor.
Ama Soğuk Savaş döneminin siyasal klişeleri bugüne uyarlanarak hâlâ kullanılmaktalar. "Hasolar, Memolar" yerine "Karnını kaşıyan adamlar" deniliyor şimdi istenmeyen partiye oy veren seçmenlere.
Bunlara "Mahalle baskısı", "Sivil faşizm" gibi yeni kavramlar da eklendi.
"Komünizm tehlikesi"nin yerini "Şeriat tehlikesi" aldı.
Ama Kulüp rakısının etiketindeki adamlar hâlâ "Biz bu memleketi sokakta bulmadık" diye konuşmaktalar aralarında.
Bu arada Japon televizyonları da üç boyutlu oldu.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA