Erkan Özerman dostum yepyeni bir şey denedi: Bir oyun yönetmek... Tiyatroyu sever, bilirim. Sinemayı da: Yıllar yıllar önce bir Cannes Festivali'ni birlikte izlemiştik ve bunu bizzat gözlemlemiştim.
Şimdi tümüyle bir 'okuma oyunu' olan ve birçok ülkede oynanan Albert Ramsdell Gurney imzalı Aşk Mektupları'nı alıp sahnelemiş. Taksim'deki Fransız Kültür Merkezi'nin küçük salonunda üç gün boyunca oynanıp biten oyunun galasına katıldım. Frankofon, seçkin bir küçük kalabalık vardı. Aralarında Semra Özal, Ayşe Kulin, eski büyükelçi Tansuğ Bleda, modacı Barbaros Şansal, birçok eski-yeni manken de bulunan... Günümüzde kaç frankofon kaldı, kaç kişi iki oyuncunun oturup mektup okumasına dayalı bir oyunu izleme sabrına sahiptir?
Ama katılanlar ve bu dili bilenler için hoş bir deneyimdi. Galatasaraylı Okan Bayülgen, hatasız okuduğu mektuplarda mükemmel diksiyonu ve hafiften 'oynayarak' okumasıyla dikkat çekti. Onun uzun bir tiyatro geçmişi olduğunu da bu programdan öğrendim. Keşke arada yine dönse...
Karşısında Christine Haydar vardı. 80'lerde yine Özerman sayesinde tanıdığımız, 'Haydarpaşa'nın gelini' bu güzel kadın, oyuncu, şarkıcı, dansöz ve manken... Güzel kadınlar kolay yaşlanmıyor! Çeyrek yüzyıl daha yaşlı olduğu Okan'a gayet iyi uyum sağladı ve ikisi, süregelen bir aşkın tarafları olduklarına bizi pekala inandırdı. Uğur Ekren, Neslihan Yargıcı, Aydın Aras'ın katkılarını da övüyor ve bu hoş denemeyi kutluyorum.