AYLARDIR dikkatimi çeken, özenle takip ettiğim bir gezi programcısı var. Adı Işıl Bayraktar. İz TV'de Gezi Rehberi adıyla bir program hazırlayıp sunuyor. Diğerlerinden farkı, nahifliği...
Tanıttığı mekanın içinde adeta kendini unutturuyor. Pek çokları gibi mekanın ve zamanın önüne geçip dikkatleri üzerine odaklamıyor.
En büyük özelliği ise dinmek bilmeyen merakı. Bıkıp usanmadan soruyor, sorguluyor, araştırıyor...
Bazıları gibi takıp takıştırıp, sürüp sürüştürüp, yüksek ökçelerle kendini patikalara, köy yollarına atmıyor. Salaş ama zevkli giyiniyor. Kendine has bir stili var. Fransa'nın Colmar kentini tanıttığı son programında gördüm ki enfes bir Fransızca'ya da sahip.
Bayraktar'ın belli ki kalemi de kuvvetli. Programın metinlerinde seçkin bir şiirsellik mevcut. Örneğin, dünya şirini Colmar'ı tanıtırken, "Dışına değil, içine doğru gelişen şehir bu sayede kültürel bir derinliğe erişmiş" dedi.
Günümüzün modern şehirlerini kendi dokularından koparan tehlikenin bir cümle ile en güzel şekilde ifade biçimi... Keşke İstanbul'umuz da bir yönden İzmit'e, diğer köşesinden Tekirdağ'a doğru büyüyeceğine, kendi içine doğru gelişseydi.
Colmar'da dünyanın en büyük klasik otomobil müzesinin bulunduğunu ise yine bu programda Işıl Bayraktar'dan öğrendim.
Bir otomobil tutkunu olarak ağıza tat, boğaza feryat o kısa görüntüleri izledikten sonra orayı ziyaret etmezsem, gözüm açık gider vallahi...