"Sevgili dediğin; biraz edepsiz olacak, öyle kadının her dediğine 'Sen bilirsin' demeyecek" dediğim o yazı vardı ya hani...
İşte o yazıya en çok erkeklerden itiraz geldi. "Siz kadınların ayarı yok, biz o edepsizlik dozunu nasıl ayarlayacağız?
Ve 'Sen bilirsin' demek en kolayıyken, bundan nasıl vazgeçeceğiz?" diyen erkeklerden...
İşte onlardan biri; o tüm itirazların adeta bir özetini çıkarmış.
Adı bende saklı ama sadece bizim sektörden diyebilirim.
Bugün köşe onun ve erkek okurun... Buyrun:
ACİZ KAHRAMANIZ
"Erkek dediğin adam, sorumlu ve sigortalı ve servisli ve maaşlı olur bu toplumda.
Sorgulamaksızın sadık, mutluluğu aramayacak kadar namuslu olmalı ideal olmak için.
Bunu da, anne rütbeli olsa da, yine bir kadın emeği ile öğrenmiştir her erkek.
Kendi acıları, aslında en iyi mezesidir erkeğin.
Bildikleri; diyeceklerine yetmeyen, en aciz kahramanlardır bu cinsler.
O yüzden kadınlar ister, kadınlar sorar, kadınlar cevaplar.
Erkekler ise...
Sen zaten biliyorsun...
Şu hayatta her kavramın bir normali var ve ideal erkekliği taşımanın normali, 'Sen bilirsin' olur, normal olarak.
Yükü sırtlayanın hamal, hayat hamallığının hakaret, taşıyıcılığın birincil ihtiyaç olduğu döngüde; erkek olmak, hamal olmayı 'tek seçenekler' arasından seçer, ki bunu da sen iyi bilirsin.
KAZANMA İHTİMALİ YOK
Gel gelelim basit sorularına ve soru ile gelen 'Sen bilirsin' cevaplarına; - Kadın: Tatilde Bodrum'a gidelim mi?
- Erkek: Sen bilirsin! Yani; benim sunacağım tüm seçenekler; kendi eksik ve kusurları ile aynı anda belirecek zihninde ve ben dünya üzerindeki hiçbir kuytuda, sana, zihnindeki Bodrum fikrinin ötesinde bir rahatlık sunamam. Sen sebeplerinle gelirken, ben kusurlarımla sana meftunum.
- Kadın: Akşam dışarı çıkalım mı?
- Erkek: Sen bilirsin! Yani benim evde sana sunacağım tüm ihtimaller; senin dışarıda olan aklınla arandaki dört duvara hapsolacak. Sahamızda kazanma ihtimalimizin olamayacağı tek karşılaşmamızdır kadınla olan rekabetimiz.
Sen bilirsin yine... Çünkü sen, o gece evde yanımda ama zihnen dışarıdayken, ben kalanınla seni yaşayamayacak kadar sana tutkuluyum.
- Kadın: Pelinler'i mangala çağıralım mı?
- Erkek: Sen bilirsin! Yani; Ben ki bir tek kadına cevap verirken, tek bir cevap kalıbını benimsemekle mükellef bir garibim, iki kadın isminin geçtiği hiçbir konuda fikir beyan edemeyecek kadar da korkağım.
Hâlâ daha tanıştığımıza memnun olamıyorsan, sen bilirsin.
- Kadın: Uyusak mı artık?
- Erkek: Sen bilirsin! Yani; Uyanıklığa dair hiçbir yeteneği olmayan bir erkeğe uyumayı soruyorsun. Burada cevap çok açık: Sen bilirsin.
BAŞI AĞRIMAZ!
- Kadın: Yoksa az biraz sevişsek mi?
- Erkek: Sen bilirsin! Yani; Sen hiç 'Başım ağrıyor' cevabı veren bir erkek gördün mü?
Göremezsin. Çünkü toplumsal bir yüktür aslında, erkeklik uzvuna atfedilen biçare disiplin. 'Sevişmesi de kibarca olur o tip erkeğin' demişsin, bir bilgim yok bu örneklemene dair. Zira daha önce hiç erkekle sevişmedim.
Erkeğin; iyi, şefkatli, zarif, düşünceli, sakin, huzurlu, sevgi dolu, her daim yapıcı, karınca ezmez, hep güleryüzlü, hep sevgi böcüğü olanından şikayet etmişsin...
Hepsine verilecek cevaplar canını sıkar...
Ben sonuca geleyim:
Sen, kendi döngüsünden bıkkın olan erkekten, edepsizlik istiyorsun ya, her istek imkanlar dahilinde hayat bulur inan ve bunu da en iyi 'Sen bilirsin!"
