Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in Özel Yetkili Mahkemelerle (ÖYM) ilgili açıklamaları önemli: "Sorun mahkemelerden mi yoksa uygulamalardan mı kaynaklanıyor? Soğukkanlı davranmak gerekir. Bir şeyin varlığından şikâyet ederken, yokluğunda ortaya çıkacak problemleri de iyi hesap etmemiz lâzım."
Çiçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), bu mahkemeler hakkında olumsuz kararlar vermediğini de hatırlattı. Gerçekten de, hem Çetin Doğan'ın, hem de Tuncay Özkan'ın müracaatlarında AİHM, tutuklamanın somut delile ve haklı gerekçelere dayandığını belirtti. Tutuklama süresini de uzun bulmadı. Ama genel olarak bu mahkemelerde "silâhların eşitliğinin" sağlanmadığı belirtiliyor. Yani avukatlara, deliller ve ifadeler ancak iddianame kabul edildikten sonra veriliyor. Bu konuda 3. Yargı Paketi'nde bir düzenleme var. İddianame kabul edilmese bile, 3 ay geçtikten sonra Savunma'nın delillere ve ifadelere ulaşma hakkı olacak. Çiçek'in sözlerine kulak vermek gerekir: "Bir şeyin varlığından şikâyet ederken, yokluğunda ortaya çıkacak problemleri de iyi hesap etmeliyiz."
Özellikle, bazı davalar, ÖYM kapsamından çıkarılırsa, sivil ve askeri bürokrasiyi yargılamak için ön izin şartı gerekecektir. Bu da, Türkiye'yi daha ileri bir demokrasiye değil, daha korumalı ve himayeci bir sisteme geri götürür.