Teröristle mücadelenin hız kazanması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni komuta kademesinin şekillenmesini belirleyecek kadar önem kazanmış durumda. Zira bir yandan bölücü terörü etkisiz hale getirmek için özverisine ihtiyaç duyulan, moral verilen, güvenilen kadrolar olacak, diğer yandan da asli işi ile sivil siyaseti düzenleme rolünü ikame etmeye kalkışan komutanlarla ilgili radikal kararlar verilmesi gerekecek. Bir ay sonra toplanacak Yüksek Askeri Şûra (YAŞ), meşru hükümeti ortadan kaldırmakla suçlanan üst subay ve generaller bakımından olduğu kadar sivil-asker ilişkilerinin geleceği bakımından da tarihi değer taşıyacak. Devam eden yargılama sürecine ek olarak hassas dosyaların hatırı sayılı bölümü de YAŞ'a bırakılmıştı. Tutuklu veya tutuksuz yargılanan TSK mensuplarını ilgilendiren Şûra kararı hem Genelkurmay'ın askeri bünyeye yönelik mesajını okumamızı sağlayacak hem de Hükümet'in demokratik sistemde askerin yerine ilişkin güncel duruşunu...
***
"Islak İmza" belgesi etrafında başlayan yargılama, kritik terfileri etkilemeye aday. Kâğıt parçası olarak başlayan o serüven, belge sınırına vardığında, Karargâh'taki iyimser hava tersine dönmüştü. Belge tartışmaları sırasında Genelkurmay 2. Başkanı Org. Hasan Iğsız idi. Iğsız Paşa'yı yakından tanıyanlar, ona itimat beyan ediyorlar. Lakin malum belge kamuoyuna mal olduğunda, olaya el konulma biçimi ve bilgisayarlarda silinme işlemi yapılıp yapılmadığı hususu hep kuşku uyandırdı. Hedefteki isim Org. Iğsız oldu. Belge ve uzantılarının temizlendiği iddiası, dün olduğu gibi bugün de canlı tutulmakta. Yaklaşan terfi ve atama döneminde eski defterler masaya sürülmekte...
Halen 1. Ordu Komutanı olan Org. Iğsız'ın, normal koşullarda ağustosta Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmasını beklemek gerekiyor. Ama bu, mutlak gereklilik değil. Örneğin, emekli olması beklenen Jandarma Genel Komutanı Org. Atilla Işık, Kara Kuvvetleri'ne getirilirse, Org. Iğsız için doğal emeklilik yolu açılabiliyor. Bir başka deyişle, Ağustos Şûrası'nda, rutin dışı uygulamalarla karşılaşılması şaşırtıcı olmayabilir. Bunun gerisinde, Ergenekon kimlikli ilişki biçimleri ile yer yer toptancı anlayışla servis edilen yıpratma planları yatıyor. İstisnalar ise terörle mücadele bağlantılı. Bölgede görevli bazı komutanlar, önceki yıllarda birtakım toplantıların kıyısından köşesinden geçmelerine rağmen kariyerlerini sürdürebilir.
***
Sivil-asker ilişkileri başlığında dikkat edilmesi gereken bir nokta da ana muhalefet- asker ilişkilerindeki ince politikada gizli. Şemdinli Gediktepe'de askerlerimizin şehit olduğu cepheye Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gitmesi, işin tabiatı gereği idi. Bu pencereden bakılırsa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da sınır karakollarını ziyareti yerinde bir girişim olmuştur. Hatta Genelkurmay'ın, "çömelme polemiğini" ortadan kaldırması, ziyaret edilen üs bölgelerini farklılaştırması da kurmay zekânın ürünüdür. Ancak, askerin pozisyonu açısından Kılıçdaroğlu'na sahip çıkılma biçimi manidardır. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un yanı sıra, müstakbel Genelkurmay Başkanı Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Işık Koşaner ile bir süre sonra TSK'nın bir numarası olması beklenen 2. Ordu Komutanı Org. Necdet Özel'in de CHP liderine eşlik etmesi, çok yönlü mesajlar içermektedir. Burada, bölücü terörle mücadelenin hayati önemi kadar, siyasetteki yeni şekillenmenin asker üzerindeki etkisini görmek de mümkün. Şeklen bakıldığında Org. Başbuğ ile Kılıçdaroğlu'nun bir cenaze töreninde randevulaşması, bu randevuya ilgili komutanların da katılması makul görülebilir. İçerik olarak bakıldığında ise anayasa paketinden referanduma, genel seçimden Çankaya'ya uzanan bir dizi kritik gündem akla gelebilir!
