Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Partili cumhurbaşkanı

AK Parti'nin 11 yıllık serüveninin siyasi sihri, "davaya inanmışlık" ve "sadakat" ilkelerinde gizliydi. İkinci 11 yılın belirleyici özelliği ise "adanmışlık" olacak. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan Tayyip Erdoğan, Türk siyasetinde liderden sonra bünyede gelişen hastalıkların AK Parti'de yaşanmasına izin vermeyecek. Bir yandan mevcut kadronun omurgası korunarak "güven tazelenecek" diğer yandan yeni isimlerle kurumsal yapı arasında "doku uyumu" tesis edilecek. 30 Eylül Kongresi'nin, "yeni yol haritası üzerine kurulması, kişilerden ziyade prensiplerin konuşturulması, gelecekte koltuk hesabına fırsat verilmeyecek olması" pek çok açıdan önemli.

***

Kabul edelim ki AK Parti'nin kurulduğu 2001'in şartları ile 2012'nin şartları çok farklı. 2002'de işbaşı yapan isimlerin hepsi, o tarihe kadar kötü idare edilen ülkenin makus talihinin değiştirilmesi için yeminliydi. Bireysel çekişmelere, fitneye yer yoktu. 11 yılda siyasetin merkezini yeniden inşa etti. Ama bu ekibin tamamına yakını gözünü iktidarda açtı. Haliyle merkez partinin etrafı da genişledi. Etki eden unsurlar da çoğaldı. Zamanla özgüven yoğunlaşması da yaşandı.
İşte bu yüzden, önümüzdeki dönemin siyasi genetik kodlarının tanımlanma biçimi özel anlam ifade ediyor. Ne adına? Tabii ki, "Hükümetteki ve partideki kanıksamışlık sarmalının kırılması, siyasette rakipsizlik duygusunun aşılması, yönetimde rehavete girilmemesi ve çok daha mühimi Erdoğan sonrasında partinin fay hatlarında kırılma yaşanmaması" adına...
***

Girdiği tüm seçimleri açık ara kazanan bir partinin, gücü ve etkinliği ile dünya markası haline gelmiş liderinin, kendisini ve çalışma arkadaşlarını "üç dönem" kriteri ile bağlaması siyasi tarihimizde benzeri görülen davranış örneklerinden değil. Hele hele "tek adamlık" iddiasının bilinçli olarak tartışmaya açıldığı ortamda Erdoğan gibi karizmatik liderin, son kez genel başkan olacağını ilan etmesi başlı başına ders niteliğinde bir olay.
Lakin kitle partilerinin sessiz ve derin dinamiklerini de hafife almamak gerek. "Erdoğan, 2014'te Köşk'e çıkar, sonrasında parti tüzüğü bir daha gözden geçirilir" senaryosunun gözetilmediğini söyleyemeyiz. Veya "Kurucular Kurulu üyelerine istisna yaratma arayışlarını" gözden uzak tutamayız!
***

İşte bu yüzden...
AK Parti, kemik kadrosunu korurken sadakatini de test edecek. Partiye bağlılığından kuşku duyulmayan siyasi aktörlerin büyük gövdeye aşılanması da "güvenilir çekirdek kadro" ihtiyacını karşılayacak.
Bugün gelinen noktada 1-5-10 yıl bakanlık yapan, yıllardır parti ve grup yönetiminde bulunan isimlerin ezici çoğunluğu, Başbakan'dan gelecek "Hizmetleriniz için teşekkür ederim" cümlesine hazırlıklı görünüyor. Bir başka ifade ile siyasi kariyerlerini Erdoğan'a borçlu olduklarını kabul ediyorlar.
Zaten kabinede ve partideki olası değişimin kırgınlık yaratmamasına özen gösterilmesi, ileride gizli küskünlüklerin dışa vurmaması açısından gerekli. Zira, karizmatik liderlerin radikal kararları, partide temayüz etmiş isimler için her zaman yeni durum yaratabiliyor ve yeni pozisyon alma güdüsünü tetikleyebiliyor. İşte bu nedenle Başbakan Erdoğan, parti tabanının görüşlerine ve kamuoyu yoklamalarının sonuçlarına göre çözüm üreterek, kişisel hırsları da frenleyebiliyor.
***

Son olarak şunu da vurgulamak gerekiyor...
Erdoğan, büyük emekle geliştirdiği AK Parti'nin bir maceraya sürüklenmesine geçit vermeyecektir. Partiyi kurumsallaştırırken "Partili Cumhurbaşkanı" modelinin enine boyuna konuşulmasını istemesini bir de bu gözle görmekte büyük yarar var!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA