Kentler ve kadınlar. Köln ve Berlin. Köln 1 milyonluk bir kent. Küçük ve dinamik. "Nerede eğlenebilirim?" diye sorsanız herkesin göstereceği bir merkezi (kalbi) var. Küçük, sevimli, sıcak, neşeli. Kendini sakınmayan bir kadın gibi.
Berlin ise 4 milyonluk bir kent. Burada aynı soruya farklı yanıtlar alıyorsunuz. Sorduğunuz kişi nerede oturuyorsa oranın küçük merkezini, küçük kalbini gösteriyor size. Çünkü Berlin dört-beş merkezin birleşmesinden oluşuyor. Doğu Berlin ile birleşme bu 'olamama' halini derinleştirmiş gibi. Örneğin İstanbul çok merkezliliğine rağmen tek merkezlidir. Kime sorsanız İstiklal Caddesi'ni işaret eder. İstiklal Caddesi İstanbul'un büyük kalbidir. Bu nedenle Berlin, çok farklı yüzleri olan bir kadın gibi. Size her zaman bir yüzünü 'gösterebiliyor'. Hiçbir zaman tümünü değil. Bu kadarını becerebiliyor. Çünkü tümünü kendi de bilmiyor. Bu anlamda belki de eksik bir şehir. Eksik bir kadın demeyeceğim. O tartışmaya girmem! Çünkü hayatta bazen ne ile karşılaştığınızdan daha çok ne aradığınız önemli.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı, Diyarbakır Cezaevi'ni işkencehaneye çevirenlerin peşine düşmüş. İyi bir gelişme. Milli Savunma ve Adalet bakanlıklarına yazı yazmış. Ancak sayın savcının işkencecileri uzakta aramasına gerek yok. Kenan Evren, cuntanın generalleri ve Genelkurmay arşivi orada duruyor.