Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Aşk İksiri, büyülemedi!..

Opera sezonunu Süreyya'da Aşk İksiri ile açtık.. Donizetti'nin komik operasıyla yani..
Sahneye koyan Yekta Kara olunca koşa koşa gittim.. Ama açık söyleyeyim, belki de çok şeyler beklediğimden biraz hayal kırıklığına uğradım..
Komik Opera, müzikalle operanın arasında bir yerdedir.. Opera'da ses her şeyin önündeyken, komik operada, işin "Gösteri" yanı da dikkate alınır..
Klasik operalara, Turandot, Tosca, Carmenlere muhteşem "şov" unsuru katan, bu ülkede opera seyircisinin misliyle katlanmasına yol açan Yekta Kara'nın hele Almanya'da sahneye koyduğu Cezayir'de bir İtalyan Kızı'ndaki görselliğinden sonra, Aşk İksiri'nde beklentilerimin yüksek olması da doğaldı..
Ama gördüklerim, umduklarım olmadı..
Kara, Aşk İksiri'ni 1944'e getirmiş. O yılların video görüntüleri ile başlıyor oyun ve okuyorsunuz..
1944.. Napoli..
Niye?..
Kostüm masrafından tasarruf için herhalde.. Çünkü 1944 falan yok ortada.. O forma giymiş, ponpon kızların bugünün modası Convers ketsleri savaş sonrasının sürünen Napoli'sinde ne arıyor?. Ya da pantolon fermuarı..
Öyle dramatik giriş yaparsan komediye, ben de ayrıntılara bakarım tabii..
Aşk İksiri 150 sene öteye taşınmış ama, yorum, 1800'lerdeki, aynen.. Oyuncular birbirlerine değil, orkestra şefine bakarak oynuyor, birbirleriyle değil, seyirci ile konuşuyorlar..
Bu Kara'nın seçtiği yorumsa, o zaman 1800'lerde kalmalı, sahnedekileri, Commedia dell' Arte kostümleriyle giydirip, o zamanın abartılı oyunculuğu ile hareket ettirmeliydi.
İstanbul Devlet Balesinin olanaklarını kullanarak, dans unsurunu çok daha zengin ve görkemli sahneye getirmeliydi.
Bu millet, Shakespeare'in o çok özel III. Richard'ının niye makaslanmadığının hesabını sordu..
1800'lü yıllar insanıyla, 2011'in hızlı yaşamı bir mi?.
Kara, eline makası alıp, Aşk İksiri'ni bir buçuk saate indirmeliydi, 2.5 saatten. Tekrar tekrar ayni konunun etrafında dönüp durmak, bugünün insanını sıkar, bıktırır.
Aşk İksiri'nden aklımda kalan tek şey, Caner Akın'ın ikinci perdedeki hüzünlü aşk şarkısı oldu.. Morir d'amor!..
Bir de sorum var, bu vesileyle..
Bu ille de "Orijinal dil" de oynama inadı neden?. Bir komik opera hiç değilse, türkçe oynanmaz mı?.
Biz türkçe operalarla büyüdük. Nâzım Hikmetler'in, Ulvi Cemaller'in, Necil Kazım Aksesler'in çevirileriyle hem de..
Efendim, günümüz "Entel" sanatçıları, türkçe söylemeye utanıyorlarmış. Havaları bozuluyormuş. Kulaklara fısıldanan o..
Yılda hiç değilse bir, iki opera, hele de komik operalar, türkçe oynanmalı..
Türk operasında, Türkçe oynamak, ayıp değil..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA