Müşâherehorân kimdir?

Osmanlı Devleti’nde hazineden sorumlu maliye bürolarından biri olan küçük rûznâmçe kaleminden maaş tahsisi yapılan grupları belirten müşâherehorân tabiri, sözlükte “aylık ödemekle kiralama veya birini istihdam etme” anlamına gelen müşâhere kelimesiyle Farsça “yiyen” mânasındaki hôrân kelimesinden oluşmuştur ve “aylıklı, aylık alan” demektir

Müşâherehorân, bütün aylık alanlar için değil genellikle küçük rûznâmçe kaleminden maaş alan belirli gruplar için kullanıldığından küçük rûznâmçe kalemine "müşâherehorân kalemi" de denir. Bu kaleme ait defterlerin başında yer alan bölümde umumiyetle kimlere tahsisat yapıldığı belirtilir. Meselâ "mevâcib-i ağayân-ı rikâb-ı hümâyun ve müteferrikagân ve zevvâkîn ve çavuşân-ı dergâh-ı âlî ve gayrihim tâbi kalem-i müşâherehôrân hizâne-i âmire" başlığı (BA, KK, nr. 3401, s. 1; nr. 3402, s. 1; nr. 3507, vr. 1b; BA, MAD, nr. 2231, s. 2; nr. 6261, s. 3, 6) dikkat çeker. Defterlerde maaş alanlar için de "mevâcib-i cemaât-i müşâherehôrân-ı hizâne-i âmire" ifadesi yer alır (BA, D.KRZ, nr. 33120, s. 2).


Küçük rûznâmçe kaleminin teşekkülüyle müşâhere sınıfına giren görevlilere ne zamandan beri böyle bir tahsisat ayrıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Fâtih Sultan Mehmed'in hükümdarlığının son yıllarında hazırlanan Teşkilât Kanunnâmesi'nde bu tabirlere rastlanmaz. II. Bayezid dönemine ait hazine rûznâmçe kayıtlarında ise maaş alan görevlilerin müşâherehorândan olduğu belirtilir (Barkan, TTK Belgeler, IX/13 [1979], s. 297, 303, 305, 307). Bu durum söz konusu tahsisatın II. Bayezid devrinde (1481-1512) kurumsallaştığına işaret eder. Bir bakıma çeşitli mârifet sahiplerine, bir özelliği olan devlet görevlilerine, bazı ulemâ sınıfına, edebiyat ve kültür çevreleri mensuplarına ek gelir ve destekleme amaçlı teşekkül etmiş olmalıdır; zamanla düzenli tahsisat özelliği kazanmıştır.

Bu kalemden Anadolu ve Rumeli kazaskerleri, padişah hocası, bazı üst düzey devlet görevlileriyle ulemânın çocukları, Osmanlı Devleti'ne tâbi devletlerin hânedanlarına mensup kişiler, rikâbdar, rikâb-ı hümâyun ağaları, mütekāid rikâb-ı hümâyun ağaları, mütekāid enderun ağaları, dergâh-ı âlî müteferrikaları, ahkâm-ı mâliyye kâtipleri, hazîne-i âmire kâtipleri, defter-i hâkānî kâtipleri, dîvân-ı hümâyun kâtipleri, hazîne-i âmire şâkirdleri, ehl-i hiref ağaları, hassa mimarları, hassa peykleri, mütekāid hassa peykleri, hassa hekimleri, hassa müezzinleri, bîrun hazinedarları, çaşnigîrler, mütekāid çaşnigîrler, dergâh-ı âlî çavuşları, mütekāid dergâh-ı âlî çavuşları, bâzdârân-ı enderun şâkirdleri, şâhinciyân-ı enderun şâkirdleri, hassa avcıları, yahudi hekimleri ve darphâne-i âmire sikkezenleri maaş alırdı. Bu gruplar zamana göre değişmiş ve bir kısmı müşâherehorân kaleminden maaş almamaya başlamıştır. Meselâ defterhâne kâtipleri küçük rûznâmçe kaleminden 1648-1729 yılları arasında maaş almıştır (Afyoncu, s. 111).

Bunların dışında çeşitli devlet görevlerinde çalışan, ancak çalıştıkları büroların kadrolarının dolu olması yüzünden maaş alamayan memurlara da buradan ödeme yapılıyordu. Bunların içerisinde hazine kâtipleri, dîvân-ı hümâyun kâtipleri, defter-i hâkānî kâtipleri, hazine şâkirdleri ve mâzul bürokrat ve memurlar bulunuyordu. Ayrıca fiilî olarak görev yapan veya mâzul çeşitli devlet görevlileriyle ulemâ ve şeyhlerin oğulları, kızları ve eşlerinden de bu grup içerisinde maaş alanlara rastlanmaktadır (BA, MAD, nr. 5965, s. 37-40). Müşâherehorânın sayısı 1079-1080 (1669-1670) yılına ait bütçede 2004 kişi olarak görünür. Müteferrikalar 813, dergâh-ı âlî çavuşları 686 kişiyle en kalabalık iki cemaati oluşturmaktadır (Barkan, Osmanlı Devleti'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi, II, 763-765).

Mısır gibi eyaletlerde maaş alanlar için de müşâherehorân tabiri kullanılırdı. Cemâat-i müşâherehorânın maaşları günlük olarak hesaplanır ve üç ayda bir ödeme yapılırdı. Maaşlar çalışanların kıdemlerine veya gösterdikleri yararlıklara göre değişirdi. Maaş sahiplerinden birinin ölümü veya başka vazifeye tayini üzerine ulûfesinin bir kısmı yerine tayin edilen kimse varsa ona verilir, artan miktar da hazineye kalırdı. Eğer tayin edilen yoksa mahlûl maaş zam bekleyen birkaç kişi arasında paylaştırılırdı.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA