el-İzah kim tarafından yazılmıştır?

Tam adı el-Îżâḥ fi'l-Ḳırâʾât'tir. Mukaddimede, Kur'an talebelerinin ve hocalarının ihtiyaç duyduğu konuları ele alan bir kitap yazması için kendisine yapılan başvuruları dikkate alarak eserini telif ettiğini belirten müellif çalışmasını elli üç bölüm (bab) halinde düzenlemiş, bölümlerin sonuna kıraat ilmini tahsil etmek isteyenlerin mutlaka öğrenmeleri gereken bilgiler eklediğini söylemiştir. İbnü'l-Cezerî el-Îżâḥ'ı on kıraat hakkında yapılmış bir çalışma olarak zikreder, ancak bu yanlış bilgiden onun eseri görmediği anlaşılmaktadır.

el-Îżâḥ'ın ilk yirmi dört bölümünde fezâilü'l-Kur'ân, el-ahrufü's-seb'a, Kur'an'ın nüzûlü ve cem'i, mushaflar arasındaki ihtilâflar, Mekkî ve Medenî sûreler, âyet, kelime ve sûre sayısı, cüz, Hz. Peygamber ve ashabının okuyuşları gibi konular ele alınmış, geriye kalan bölümlerde ise harflerin cinsleri ve sıfatları, meşhur kārilerin okuyuşlarını bugüne ulaştıran senedler, kārilerin biyografileri, tecvid ve usûl-i kırâate dair meseleler incelenmiştir. Kitabın sonunda, Kur'ân-ı Kerîm'deki sıraya göre sûreler ele alınarak kurrâ arasındaki okuyuş farklılıklarına işaret edilmiştir.

Eserin telifinde semâ, arz, icâzet ve yazılı kaynaklardan faydalanma metotları kullanılmış, semâ metoduna genelde "ahberenâ", nâdiren de "ahberenî" ifadesiyle ve daha çok 1, 2, 3, 4, 5, 9 ve 10. bablarda başvurulmuştur. Kurrâ-i aşereden Halef b. Hişâm yerine İbn Muhaysın'ın tercih edilmesiyle oluşturulan on imamın okuyuşlarını müellife kadar getiren sened ve tariklerin ele alındığı 32. babda arz ve semâ yolu birlikte kullanılmış, müellif kıraat senedlerini zikrederken söze "ahberenâ" veya "kara'tü alâ" ifadeleriyle başlamış, babın sonunda, "Bunlar tilâvet olarak okuduğum, söz ve semâ yoluyla aldığım kıraatlerin senedleridir" şeklinde bir açıklamaya yer vermiştir. 3, 9, 16 ve 32. bablarda ise icâzet metodundan istifade edildiği görülmektedir. Enderâbî kendisinden önceki bazı müelliflerin eserlerinden de faydalanmıştır. Müellif adı zikredilerek yapılan bu tür nakillerden onun Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm'ın Feżâʾilü'l-Ḳurʾân, İbn Kuteybe'nin Teʾvîlü müşkili'l-Ḳurʾân, İbn Cerîr et-Taberî'nin Câmiʿu'l-beyân, İbn Ebû Dâvûd'un Kitâbü'l-Meṣâḥif, İbn Mücâhid'in Kitâbü's-Sebʿa, Ebû Bekir İbnü'l-Enbârî'nin Îżâḥu'l-vaḳf ve'l-ibtidâʾ ve Kitâbü'l-Eżdâd adlı eserlerinden yararlandığı anlaşılmaktadır.

el-Îżâḥ, kendi alanında telif edilmiş ilk kaynaklardan olması açısından önemli bir yere sahiptir. Buna rağmen daha sonra aynı sahada eser veren Alemüddin es-Sehâvî'nin Cemâlü'l-ḳurrâʾ ve kemâlü'l-iḳrâʾda, Zerkeşî'nin el-Burhân fî ʿulûmi'l-Ḳurʾân'da, Ebû Şâme'nin el-Mürşidü'l-vecîz'de, Süyûtî'nin el-İtḳān'da bu çalışmadan söz etmemeleri eserin yayılma imkânı bulamadığını göstermektedir. Ahmed Nusayyif el-Cenâbî, el-Îżâḥ'ın bazı bölüm başlıklarıyla el-Burhân ve el-İtḳān'ın aynı konulardaki bölüm başlıkları arasında görülen kısmî benzerliklerden hareketle eserin bu müellifler üzerindeki etkisinden söz ediyorsa da (MMMA, XXIX [1405/1985], s. 251-252) Zerkeşî ve Süyûtî'nin, eserlerine başvurdukları diğer müellifleri açıkça belirtirken el-Îżâḥ'tan faydalandıkları halde onu hiç anmamaları mâkul görünmemektedir.

Rivayete dayanan önemli görüşler ihtiva etmesi ve meşhur kaynaklarda bulunmayan bazı nakillere yer vermesi (meselâ bk. el-ahrufü's-seb'a ile ilgili olarak vr. 13b, 14b) el-Îżâḥ'ın değerini ortaya koyan hususlardandır. "Mesânî", "mufassal" ve "es-seb'u't-tıvâl"le ilgili olarak verilen bilgileri de aynı genişlikte bir başka kaynakta bulmak güçtür (bk. vr. 38a, 39b).

el-Îżâḥ'ın bilinen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (AY, nr. 1350). Eserin 1. babı Feżâʾilü'l-Ḳurʾân ve ehlihî ve aḫlâḳuhüm, 32. babı Ḳırâʾâtü'l-ḳurrâʾi'l-maʿrûfîn bi-rivâyâti'r-ruvâti'l-meşhûrîn adıyla Ahmed Nusayyif el-Cenâbî tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA