Fezailü'l-Etrak kim tarafından yazılmıştır? Türkler için yazılan en eski İslam eseri!

İslâm tarihinde Türkler'e tahsis edilmiş en eski eser olarak tanınan Feżâʾilü'l-etrâk 225-245 (840-859) yılları arasında kaleme alınmıştır. Kaynaklarda ve mevcut yazma nüshalarında Menâḳıbü cündi'l-ḫilâfe ve feżâʾilü'l-etrâk, Menâḳıbü't-Türk ve ʿâmmeti cündi'l-ḫilâfe gibi adlarla da geçer. Câhiz, kitabının esasını teşkil eden "Feżâʾilü'l-etrâk" kısmını (Resâʾil [nşr. Abdüsselâm M. Hârûn], s. 36-86; T trc., s. 61-93) Halife Mu'tasım-Billâh döneminde (833-842) yazmış, fakat bilinmeyen bazı sebeplerden dolayı kendisine takdim edememiştir. Daha sonra başına, Hilâfet Ordusu'nu oluşturan Horasanlılar, Türkler, Mevâlî, Araplar ve Ebnâ arasındaki hukukî münasebetleri ve akrabalık bağlarını gösteren iki mukaddime ilâve ederek (s. 5-35; T trc., s. 39-60) Dîvânü't-tevḳī'in başkanı Feth b. Hâkān el-Fârisî'ye sunmuştur.

Eser iki mukaddime ve "Feżâʾilü'l-etrâk" adını taşıyan kısımdan (maksad) meydana gelir. Birinci mukaddime Câhiz'in önsözüyle başlar. Bunu, Feth b. Hâkān el-Fârisî'nin meclisinde Hilâfet Ordusu'nu oluşturan çeşitli unsurların meziyetlerinden söz ettiği halde Türkler'den hiç bahsetmeyen bir kişinin sözlerinden bazı nakiller takip eder. Bundan sonra Feth b. Hâkān'ın bu kişiye verdiği cevap gelir. Burada Hilâfet Ordusu'ndaki unsurların Hz. Peygamber'e ve halifeye yakınlık bakımından eşit şerefe sahip oldukları ispat edilmeye çalışılır. Feth'in bu cevabını aynı kişinin Horasanlılar'ın, Araplar'ın, Mevâlî'nin ve Ebnâ'nın menkıbeleri hakkında söyledikleri takip eder (s. 5-28; T trc., s. 39-55). İkinci mukaddimede Câhiz tarihten ve Kur'an'dan deliller göstererek Hilâfet Ordusu'nun unsurları arasında yakınlıklar olduğunu anlatmaya çalışır (s. 29-35; T trc., s. 56-60).

İslâm tarihinin ilk devirlerine ait haberlerde ve bazı hadislerde Türkler aleyhinde çeşitli rivayetler vardır (bk. Pellat, TM, XV, 11-36). Bu rivayetlerin de etkisiyle, Mu'tasım-Billâh devrinde Hilâfet Ordusu'nun önemli bir unsuru haline gelen Türkler hakkında birçok dedikodu yayılmıştı. Nitekim Câhiz de eserin "Feżâʾilü'l-etrâk" adlı bölümünde, "Benî Kantûrâ Seddi ve onların (Türkler) süvarilerinin Irak hurmalıklarını ne yapacakları hakkında bize gelen haberleri duymuşsunuzdur. Bu hadisler insanların Türkler'den korkmaları için söylenmiştir. Şimdi ise onlar İslâm'ın yardımcısı, kalabalık orduları, halifelerin hâmisi, sığınağı, sağlam kalkanı oldu" diyerek Türkler'in parlak istikbaline dikkat çekmiştir (s. 75; T trc., s. 85).

Üstün bir sezgi gücüne sahip olan Câhiz Türkler'in önemini kavramış ve aleyhlerindeki dedikodulara karşı Arap büyüklerinin Türkler'in karakter, kahramanlık ve meziyetleri hakkındaki sözlerini bu eserinde toplamış, bunlara kendi gözlemlerine dayanan bazı olayları da ilâve etmiştir. Türkler'e dair sözleri nakledilen kimseler arasında Cehm b. Safvân, Humeyd b. Abdülhamîd et-Tûsî, Kāsım b. Seyyâr, Saîd b. Ukbe b. Selm, Sümâme b. Eşres, İbrâhim b. Sindî gibi önemli kumandan ve âlimler vardır. Câhiz eserin Türkler'in tevazuunu, ağır başlılığını, askerlik kabiliyetlerini anlattığı bu bölümünde tarafsız davranmaya çalışmıştır. "Bir Türk başlı başına bir millettir" (T trc., s. 68); "Türk'ün künyesi hareket üzere kurulmuştur"; "Türk'ün ömrünün günlerini toplasan, at üzerinde geçen günlerinin oturarak geçirdiği günlerden daha fazla olduğunu görürsün" (T trc., s. 68); "Türkler yaltaklanma, yaldızlı sözler, münafıklık, kovuculuk yapma, yerme, riya, dostlarına karşı kibir, arkadaşlarına karşı fenalık nedir bilmezler" (T trc., s. 77); "Türkler'de vatan sevgisi diğer milletlerden daha fazladır" (T trc., s. 78) gibi değerlendirmeler yaptıktan sonra Yunanlılar'ın felsefe ve bilimde, Araplar'ın edebiyatta, Çinliler'in sanatta, Türkler'in ise askerlikte üstün olduklarını söylemiş ve askerliğin pek çok bilgi gerektiren bir meslek olduğuna dikkat çekmiştir.

Zamanımıza yedi yazma nüshasının ulaştığı bilinen Feżâʾilü'l-etrâk Van Vloten (Leiden 1903; Kahire 1323-1324 [Müberred'in el-Kâmil'inin hâmişinde]), Sâsî (Kahire 1325) ve Abdüsselâm Muhammed Hârûn (Kahire 1964) tarafından neşredilmiştir. Eseri ilk defa C. T. Walker İngilizce'ye çevirmiştir (JRAS, 1925, s. 63-97), muhtasar Almanca tercümesi de O. Reşer (Rescher) tarafından yapılmıştır (Orientalistische Miszellen, İstanbul 1925, I, 107-170). Kırgız Türkçesi'ne muhtasar tercümesini Kazak İlimler Akademisi yayımlamıştır (Tarih-Orkeologia-Etnografya, Turidi, Arkeologie, Almaata 1956, I, 227-252), Eserin Türkiye Türkçesi'ne ilk çevirisi Şerefettin Yaltkaya tarafından yapılmıştır (Türk Yurdu, V [1329], s. 894-900, 932-936, 988-991). Oldukça muhtasar olan bu tercümeyi Osman Fevzi Olcay tahrif ederek 1939'da tekrar neşretmiştir. Eserin son tercümesi, yeniden tesis edilen bir metne dayanılarak Ramazan Şeşen tarafından gerçekleştirilmiştir (Hilâfet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Fazîletleri, Ankara 1967, 1988). Zekeriya Kitapçı, et-Türk fî müʾellefâti'l-Câḥiẓ (Beyrut 1972) adlı kitabında Feżâʾilü'l-etrâk'te verilen bilgilerin bir değerlendirmesini yapmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA