Hz. Peygamber, Hevâzin'in muhtelif kolları üzerine hicretin 6. (627-28) yılında Hz. Ali, 7. (628-29) yılında Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir, 8. (629-30) yılında Şücâ' b. Vehb el-Esedî kumandasında seriyyeler gönderdi (İbn Sa'd, II, 89-90, 117, 127). Mekke'nin fethi sırasında Hevâzinliler Evtâs'ta karargâh kurmuşlardı. Reisleri Mâlik b. Avf kabilenin malları ile kadın ve çocuklarını buraya getirmiş ve kabilenin Sakīf koluyla birleşmişlerdi. Resûlullah bunu haber alınca Attâb b. Esîd ve Muâz b. Cebel'i Mekke'de bırakarak 6 Şevval 8 (27 Ocak 630) tarihinde 12.000 kişilik bir ordu ile harekete geçti. Müslümanlar ilk defa bu kadar büyük bir orduya sahip oldukları için kendilerine fazlaca güveniyorlardı. Mâlik b. Avf, askerlerinin bir kısmının Huneyn vadisinde pusu kurmasını emretti. Huneyn vadisinden geçerken pusuya düşürülen ve kaçmaya başlayan müslümanlar Resûlullah'ın çağrısı üzerine yeniden toparlandılar. Yapılan saldırı sonunda Hevâzin mağlûp edildi. Kaçanların bir kısmı Evtâs'a, bir kısmı Tâif'e çekildi. Evtâs'ta karargâh kuranlar da yeni bir saldırıyla bozguna uğratıldı. Müslümanlar pek çok esir ve ganimet aldılar. Hz. Peygamber, esir ve ganimetlerin Mekke yakınlarındaki Ci'râne'de toplanmasını emrederek Tâif'i muhasara etmek üzere yola çıktı.
Tâif muhasarasından sonra Resûl-i Ekrem'in huzuruna gelen bir Hevâzin heyeti kabilenin İslâmiyet'i kabul ettiğini bildirerek mallarını ve esirlerini geri istedi. Esirler arasında bulunan şair Ebû Cervel Züheyr b. Surad el-Cüşemî'nin okuduğu bağışlanmalarını isteyen şiiri de beğenen Resûlullah, Mâlik b. Avf'ı kabileye âmil tayin ederek esirlerini veya mallarını tercih etmelerini söyledi. Onların kadın ve çocuklarını tercih etmeleri üzerine Hz. Peygamber kadın ve çocukların geri verilmesini istedi. Ashabın büyük çoğunluğu buna razı oldu. Karşı çıkanları da Resûl-i Ekrem, elde edilecek ilk ganimetten her esire karşılık altı pay verileceğini söyleyerek ikna etti. Ayrıca bazı kaynaklara göre ganimet olarak alınan 24.000 deve ile 40.000 koyun ve 4000 ukıyye gümüş de iade edildi (Ali el-Kārî, II, 38; Kettânî, I, 291).
Hz. Peygamber ile Hevâzin arasındaki münasebetler sadece Hevâzin'in tâli kollarından Âmir b. Sa'saa ile iyi yönde devam etmiş, Sa'd b. Bekir kolundan ise Resûl-i Ekrem'in sütannesi Halîme'nin ailesine mensup küçük bir topluluk müslüman olmuştur.
Resûlullah'ın vefatından on gün sonra Medine'ye gelip müslümanların evlerinde misafir kalan Hevâzinliler namaz kılacaklarını, ancak zekâttan muaf tutulmak istediklerini, bu istekleri kabul edilirse bir barış anlaşması yapacaklarını söylediler. Hz. Ebû Bekir isteklerini reddetti. Hâlid b. Velîd'in Büzâha'da Tuleyha b. Huveylid ve Uyeyne b. Hısn'ı yenmesi üzerine tereddüt içinde bekleyen Hevâzin ve Süleym kabileleri Hz Ebû Bekir'e itaat arzettiler.
Hz. Ömer zamanında yedi gruba ayrılan Kûfeliler'in bir grubunu Hevâzin ve Temîm kabileleri oluşturuyordu (Taberî, IV, 48). Hevâzin'in reisi Mâlik b. Avf Kādisiye Savaşı'na ve Suriye'nin fethine katılmıştır.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi