Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

"Yağmur Zamanı" tutacak

DİZİLERİN sadece ilk bölümlerini izlemekle yetinip, keskin yorumlar yapmaktan özenle kaçınırım. Ama bazen daha ilk bölümüyle izleyiciyi sarıp, sarmalayan, başarısı başından belli yapımlar vardır. Show TV'nin yeni dizisi "Yağmur Zamanı" da işte onlardan. Tamer Karadağlı için "Taş Fırın Erkeği'- nden başkasını oynayamaz" diyenler sanırım daha ilk bölümde ne kadar yanıldıklarını anlamışlardır. Fırat tam bir gri karakter. Ne kötü, ne iyi... Çocuklarını ölesiye seviyor ama onlarla ilişkilerinde hep hata yapıyor. Mert, dürüst gibi görünüyor ama oyunu kurallarına göre oynamasını da biliyor. Bu "gri" karakterler, canlandırılması en zor kişiliklerdir. Karadağlı, bu işin altından başarıyla kalkmış. Ama beni asıl şaşırtan Azra Akın'ın oyunculuğu oldu. Sıcaklığı ve doğallığı, acemiliğini öyle güzel örtmüş ki, insan izlemeye doyamıyor. Hele Müdür Baba'nın omzuna yaslanıp ağladığı bir sahne vardı ki, adeta "sıkı durun televizyon dünyası, ben geliyorum" der gibiydi. Ekran dizilerinde en güzel ağlayan kadının Aliye (Sanem Çelik) olduğunu sanırdım. Ama Eylül'ü (Azra Akın) izleyince kararsız kaldım! Aslında hikaye klasik. Eve gelen dadı önce asi ve uyumsuz çocukların, sonra da babanın gönlünü çalacak. Ama hikayenin sunuluş tarzı ve başrollerinden en küçük karakter Naz'a kadar ortaya konulan oyunculuk performansı o kadar başarılı ki, "Yağmur Zamanı" kısa zamanda yeni bir tiryakilik yaratacağa benziyor. Bu arada son yıllarda gördüğüm en başarılı ve içeriğe en uygun jeneriğin de bu dizide olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kıraç'ın şarkıları ise her zamanki gibi güzel. Ama yapımcı firma TMC'nin her dizisinde garanti unsuru olarak Kıraç müziği kullanması "benzeşme" tehlikesi yaratıyor. Tınıların benzerliği bana dizi boyunca hep "Bir İstanbul Masalı"nı anımsattı. Bu arada Mahsun Kırmızıgül'ün dizisinde canlandıracağı karakterin ismi Fırat'tı. "Bir İstanbul Masalı"na eklenen yeni karakterin ismi de Fırat. Ve son olarak "Yağmur Zamanı" da bir Fırat yarattı. Ekranlar bir dönem Dicle (İpek Tuzcuoğlu) ile sulanıyordu. Anlaşılan sıra Fırat'a geldi. Bakalım bu Mezopotamya bereketi, giderek kuraklaşan ekranı yeşertecek mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA