Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

"Sakin güç" reçetesi

Bir süredir "akil adamlar" yine devrede. Ağırlıklı olarak AK Parti kulisindeler. Siyasetteki sertleşmeden, sivilasker ilişkilerindeki fay hatlarından kaygılılar. Tansiyonu düşürme, gündemi belirleme konusunda iktidarın inisiyatif alması gerektiğini düşünüyorlar. Üç tespitte bulunuyorlar:
1- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, doğrudan Başbakan'ı hedef alarak büyüme stratejisi izliyor. Kılıçdaroğlu, kişisel olarak önemsenebilir ama parti örgütünü yeterince harekete geçirmiş değil. CHP lideri, AK Parti'nin 2002'deki çıkışını model alarak, doğrudan halkın nabzını tutarak mesafe almayı planlıyor. Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinin peşine üst düzeyde takılmamak lazım. Zira ana muhalefet partisi, anayasa paketine "hayır" oyu istemekte zorlanıyor. Bu yüzden, Anayasa değişikliğinin içeriğine girmeden, sınırlı söylemleriyle meydanda kalmaya çalışıyor. Pakete, sadece "yargı bağımsızlığı" üzerinden "hayır" denmesini savunuyor. Bu noktada ise Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı karşısına çıkıyor. Referandum sürecinde seçmen nezdinde ister istemez "parti siyaseti" etkisini gösteriyor. Bir partinin sempatizanı olmak, "evet" veya "hayır" oyu vermek için yeterli olabiliyor. Hükümetin avantajı "toplumdaki değişim arzusu" ndan kaynaklanıyor. Pakete, taban desteğini artırıyor. Dezavantaj ise genel memnuniyetsizlik nedeni ile tepki oylarının sandığa yansıma ihtimalinde düğümleniyor.
2- Mevcut şartlarda gerginlik ve polemik AK Parti'ye üstünlük sağlamıyor. Örneğin, anayasa değişikliğinin ilk günlerinde, tartışmaların eksenini belirleyen iktidar partisi oldu. Diğer partileri de peşine taktı. Nitekim "12 Eylül'e yargı yolu" vurgusu sayesinde CHP ve MHP tabanı tarihle yüzleşmeye davet edildi. Kısmen sonuç alındı. Meydanlarda sivri dil kullanılmasından yakınsa da iktidar partisi, rakiplerine, genel başkan yardımcısı düzeyinde yanıt verip, genel başkan düzeyinde "Büyük Türkiye politikası" nı sürdürebilir. Ayrıca, parti liderleri yarın TBMM'de yeniden bir araya geleceklerini, yüz yüze bakacaklarını ve önemli devlet meselelerinde ortak çözüm arayacaklarını unutmamalıdır.
3- BDP'nin, Anayasa değişikliğini boykot girişimi, iki yönlü risk yaratabilir. Doğu ve Güneydoğu'da BDP'nin etnik siyaseti karşısında, kitle siyaseti ile ayakta kalan tek oluşum AK Parti. AK Parti seçmeninin, "evet" oyu için sandığa gitmekten çekinmemesi ve kendini güvende hissetmesi gerekir. BDP'nin, boykot gücünü, 13 Eylül sabahı itibariyle "bölgesel özerklik" iddiasına dayanak yapması mümkündür. Halk oylamasının, merkez partiler arası rekabetin ötesinde, ülkenin geleceği için hassas boyutu olduğu da ihmal edilmemelidir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA