Göreve başladığı gün "Teröristleri beşiktekilerine kadar uzanıp yok edeceğim" diyen Putin'in Kuzey Osetya'daki okul eylemini bitirmek için katliamı göze alacağı geçmişteki örneklerden belliydi.
2002 Ekim'inde Moskova'daki Dubrovka Tiyatrosu'ndaki operasyon 130 cana mal olmuştu. 1995 Haziran'ındaki hastane baskınında da 150 rehine ölmüştü.
Daha öncekilerle bu operasyon arasında tek fark var: İlk ikisinde dünya, eylemlerin barışçı yollardan değil, kanla çözümüne üzülmüştü. Bu kez Putin'e tam destek verildi.
Bu da Çeçen sorununun nereden nereye geldiğini gösteriyor: Birkaç yıl öncesinin özgürlük savaşçıları, şimdi terörist.
Putin dünyanın verdiği bu açık çekle, büyük ve güçlü Rusya'nın yeniden doğuşunun simgesi ve hedefi olarak gördüğü "Çeçenistan'ı normalleştirme" politikasında hiçbir engel tanımayacak. Ve daha geçen hafta helikopterle üstünde dolaşırken "Ne kadar da kötü görünüyor" dediği taş taş üstünde kalmamış Grozni'den yükselecek hıçkırıkları kimseler duymayacak.
Şamil Basayev, Aslan Maşhadov ve adamları sadece kendi halklarının hayatını söndürmekle kalmadılar.
Çerkezler'in, İnguşlar'ın, Kabardeyliler'in, Karaçaylılar'ın, Dağıstanlılar'ın ve Kafkas mozaiğinin daha nice unsurunun umutlarını da yok ettiler. Hepsine lanet olsun.