Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Pırıl pırıl Türkiyem!.. Ne mutlu!..

Muhteşem şeyler oluyor bu ülkede.. Muhteşem.. Sıkıntılı günler geçirdiğimiz doğru.. Bizi bölmek isteyen iç ve dış güçlerin zaman zaman moral bozucu, karamsarlık yaratan hamleler yaptıkları doğru..
Son günlerin popüler deyimi ile bir "Korku İmparatorluğu" yaratmak isteyenlerin, bunları bol bol kullandıkları doğru..
Ama umutsuzluğa kapılmaya gerek yok..
Atatürk, kurduğu Cumhuriyetin temellerini o kadar sağlam atmış, devrimlerini öyle köklü yerleştirmiş ki, onunla çağdaş, hem de çok önemli 20. Yüzyıl devletlerinin bugün yerinde yerler eserken Cumhuriyetimiz, hem de yeni yüzyılın birbiri ardına gelen küresel krizlerine rağmen dimdik ayakta duruyor.
Sorunlar var. Hep olacak.. Ama Atatürk'ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti de hep olacak..
Çağdaş, ileri, Türkiye Cumhuriyeti hep olacak.. Kimsenin şüphesi olmasın!.
Dün gece (Yani çarşamba) İş Kulelerinin altındaki İş Sanat Kültür Merkezi'nden ayrılırkenki duygularım aynen buydu Sevgili okurlar.. Aynen buydu..
Dimdik.. Mağrur.. Gururlu.. Coşkulu.. Umut dolu.. Karamsarlığı yırtmış atmış..
İş Sanat sezonu açtı..
İş Sanat.. Atatürk'ün kurduğu, gelirlerini Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına bağışladığı banka.. Yaptığı Kültür ve Sanat hizmetleriyle, bu ülkede öncülük, liderlik yaptığı özel bankacılığı bile geride bırakan Cumhuriyet Kurumu..
Girişte karşınızda galeri.. Tankut Hocamın "Yaşam Boyu" sergisi devam ediyor..
Üst katta açılış konseri var..
Borusan Filarmoni ve Fazıl Say..
Borusan Filarmoni, "Şükürler olsun Tanrıma ki, Atatürk'ü bu ülkeye yolladı" diyen Anadolu çocuğunun, elinde tahta bir bavulla bir gün İstanbul'a inen ve ömrüne Borusan İmparatorluğunu sığdıran adamın, Asım Kocabıyık'ın ülkesine teşekkürü..
Halktan aldıklarının bir bölümünü halka geri veren, Borusanları yaratan Cumhuriyet'e, kültür ve sanatla katkıda bulunmak için ne lazımsa yapan bir Atatürk çocuğu o..
İşte onun gayretleri ile kurulan, Türkü dünya salonlarına sahnelerine taşıyan Borusan Filarmoni.. Bu gece, kurucusu ve Onur Şefi Gürer Aykal yönetiyor..
Gürer (Ne mutlu bana ki, ona adıyla hitap edecek kadar yakınım) Atatürk Mucizesinin bir başka uluslararası anıtı. Dünyanın en saygın şeflerinden biri..
Ve o gecenin konuk sanatçısı.. Fazıl Say!.
Bu ülkede musikinin uluslararası kurallar içinde gelişerek Anadolu'nun sesini dünyaya duyurmasını isteyen Atatürk'ün işaret ettiği yönde çıkarılan yasalar, kurdurduğu okullarda yetişen, ama dünyanın dört bir yanından gelen davetlere yetişemeyen, adına festivaller düzenlenen Fazıl Say!..
Borusan Filarmoni eşliğinde Ravel'in piyano konçertosunu çaldı Fazıl.. (Çok mu övünüyorum, ona da adıyla hitap edebildiğimi söylerken) Süresi 22 dakika.. Onun işi o kadar o gece.. 22 dakika çaldı.. Bitirdi.. Hangi bitirme.. 22 dakikalık konserin bisi 30 dakika sürdü.. Harika bir seyirci vardı, İş Sanat'ın tıklım tıklım dolu salonunda..
Alkışlar durmadı, bitmedi.. Fazıl gitti, geldi, gitti, geldi, çaldı, tekrar çaldı, tekrar çaldı.. Tam 30 dakika.. Konserin kendisinden uzun bis..
Bir Summertime çaldı "Ben dünyanın en büyük caz piyanistiyim aslında" dercesine.. O ne varyasyonlar?.. Adam çalmıyor, yaşıyor, yaşatıyor.. Nehirde fırlayarak yüzen balıkları, sahilde pamukların boy atışlarını görüyorsunuz adeta, notalarda..
Bir bestesini, Karatoprak'ı çaldı.. İşte Atatürk'ün 1934 Meclisi açış nutkunda istediği müzik..
Tüm dünyanın dinleyeceği Anadolu.. Dinletiyor da zaten..
"Ara" dendiği zaman Ünal'a "Bundan sonra ne dinlenir ki" dedim..
Gürer, benim Sevgili Dostum olmasa, ikinci yarıdaki senfoniye kalmaz, kaçardım, çoğu zaman yaptığım gibi..
..Ve bir Çaykovski çaldırdı Gürer ikinci bölümde.. O bunalımlı, o gizlemeye çalıştığı eşcinselliği yüzünden hayatını yaşayamayan, yaşadığı hayatı da kabullenemeyen Çaykovski'nin dördüncü senfonisini bir çaldırdı ki..
Vay anasını Sayın Seyirciler..
Gürer'i seyretmeye doyamadım, o Çaykovski'nin kafasındaki fırtınaları ve yeni fırtınaları haber veren huzursuz sükuneti dinlerken.. Gürer'in coşkusunu aynen hisseden ve yansıtan gençlere baktım. Nasıl keyifle, nasıl gururla çalıyorlardı..
Ne müthiş bir gençlik vardı sahnede ve ne harika bir seyirci vardı salonda..
Cumhuriyetim vardı.. Hep var olacak Cumhuriyetim!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA