Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Oktay Ağabeyin verdiği ders..

İşin savunulur yanı yok.. Oktay Ağabey (Ekşi) müthiş bir hata yaptı.. Dil sürçmesi falan değil.. Gözden kaçma, dalgınlığına gelme hiç değil.. Bilerek, isteyerek, hatta ısrar ederek bir cümlenin yazısında yer almasını sağlamış..
Hürriyet'in böylesi "Hata"ları önleyecek bir mekanizması var, ama sadece gündüzleri çalışıyor. Oktay Ağbi gece yarısı müdahale ederek o cümleyi yazısının sonuna koydurmuş..
Burda kimsenin üzerinde durmadığı önemli bir nokta var..
Demek o saatte Hürriyet sahipsiz.. Onlarca yıldır Türkiye'nin en çok satan, en çok okunan gazetesi, gecenin bir saatinden itibaren nerdeyse bir stajyere emanet ediliyor. Olur mu?.
Gece, nerdeyse tüm gazetecilerin işlerini bitirip gittiği, ama gazete için yaşamın asıl başladığı saatlerdir. Olayların pek çoğu gece saatlerinde gelişmelerini tamamlarlar.
Bu yüzden gece nöbetçileri gazetelerin en deneyimli, en usta ve de en pahalı adamları olmalıdır. Üç otuz paraya çalışan stajyerler, tek satır yazı, tek sütun haber yazmamışlar değil.
Bizim zamanımızda gece nöbetleri, genel yayın müdürlüğünden bir önceki basamaktı.. Gazeteyi yönetecek adam, son sınavını orda verirdi.
Oktay Ağbi o satırı yazısına yerleştirmiş ve koca Hürriyet'te "Ne yapıyorsun ağbi" diyen tek kişi yok. O satırı o yazıya koymayacak yetki ve güvene sahip tek adam yok..
O zaman nasıl "Koca" Hürriyet oluyor?.
Anında tepki başladı tabii.. Tabii bir de linç kampanyası.. Oktay Ağabey, yapması gerekeni yaptı.. Önce özür diledi.. Sonra baktı ki, yaptığı yanlış kişisel özürle geçiştirilecek gibi değil.. 35 yıldır çalıştığı, emek verdiği yuvasına, Türkiye'nin en büyük gazetesine, geçerek Türkiye'nin en büyük yayın gurubuna zarar veriyor.. İstifa etti..
İstifa etmek..
Türkiye'nin yıllardır unuttuğu eylem bu.. Ne korkunç hatalar yapanlar, yaptıkları yanlarına kâr, yürüyüp gidiyorlar. Hesap soran yok. İstifa hiç yok..
Oktay Ekşi'yi linç edenler arasında bugüne dek kaç kez istifa etmesi gerekenler var. Hayret ve dehşetle onları izliyorum..
Diliyorum ki, bu istifa unutulan bir onurlu eylemi hem de çok ihtiyacı olanlara hatırlatır.

***

Linç salyaları arasında, iki altı çizilecek yazı okudum. İkisi de bu gazetede..
Nazlı Hanım harikaydı.. Hele yazısının finali, pek çok kulağa küpe olmalı..
"Oktay Ekşi, köşe yazarları arasında 'üslubu en bozuk olan' değildi. Evet, kutuplaşmanın bir parçasıydı. Ama her salı, parti liderlerinin birbirine karşı en ağır sözleri sarf ettiği bir siyasi ortamda, gerginliğin halka ve köşe yazarlarına nefret duyguları aşıladığı gerçeğini de unutmayalım Bence, Ekşi, gergin siyasetin kurbanı oldu."
Genel Yayın Müdürümüz Erdal Şafak'ın satırları adeta bir dersti..
"Alın size bir başyazı! Veya yazı! Veya yorum!
Ne saha çalışması var, ne dosya incelemesi var, ne uzmanların görüşüne başvurmak var...
Ne var? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın ifadesiyle, 'Köşesinde, oturduğu yerde, sıcak koltuğunda kahvesini yudumlarken hakaret yağdırmak' var...
Niyetim asla yaralı kuşa taş atmak, fırsat bu fırsat diyerek meslek büyüğüm, sevdiğim, saydığım Oktay Ekşi'ye yüklenmek değil.
Ben Oktay Ekşi trajedisinin çalakalem yazan tüm 'Yazarlar'ın başına gelebileceğini söylemek istiyorum."
İki günde bir bu Cumhuriyeti kuran lidere ve onun en imkânsız koşullarda en inanılmazı yaratan kadrolarına tekrar tekrar sövmeyi, yazarlık sananlar, Erdal Şafak'ı çok ama çok iyi okumalı ve anlamalılar..
Anlayabilirlerse..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA