Bir önceki filmi “Cenneti Beklerken”de minyatür sanatı ve sinema arasında bir iletişim alanı arayan Derviş Zaim, yeni filmi “Nokta”da da aynı şeyi hat sanatıyla yapıyor. Hattatların tek bir el hareketiyle yazı tamamlamaları geleneğinden yola çıkarak, plan sekans şeklinde tasarlanmış bir film “Nokta”. Tuz Gölü’nde çekilen bu ilginç biçim denemesi, aynı zamanda polisiye bir olay örgüsüne de sahip, hatta Zaim’e göre “beyaz fonda geçen bir kara film”.45. Altın Portakal Film Festivali’nden En İyi Yönetmen dahil 5 ödülle dönen “Nok-ta”, sezonun ilgiye değer Türk filmlerinden.
Filmografinizde izi “Filler ve Çimen”den bu yana takip edilebilecek ama “Cenneti Beklerken” ve “Nokta”da iyice belirginleşen bir tema var; özellikle Türk ve İslam tarihindeki görsel sanatlarla sinema arasında bir iletişim kurmak. Sizce “Nokta”bu tema çerçevesinde Derviş Zaim sinemasında nerede duruyor?
Evet, bir devamlılık var. Her ne kadar “Filler ve Çimen”de belirginleşmeye başlasa da ilk filmim “Tabutta Rövaşata”da da bunun belli belirsiz izleri vardı. Kale içerisindeki tavus kuşları bu temayla ilgili örnek gösterebileceğim bir motif. “Filler ve Çimen”de ise çizgiler daha belirginleşti. Türk/İslam veya Anadolu kültürü açısından bakacak olursak, “Cenneti Beklerken” ve “Nokta”da bu sürecin değişerek devam ettiğini söyleyebilirim. Bu değişim benim için önemli, zira aynı şeyi sürdürmekten pek hoşlanmıyorum.
Yazının devamı Sinema dergisi Mayıs 2009 sayısında...