İŞYERİNDE AŞK ETİK Mİ?
Aynı işyerinde çalıştığımız bir kişiyle duygusal ilişki yaşıyorum. Çalışma arkadaşıyla ilişki etik mi?
(S.E.)
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Semra Özal'la çalıştığı devlet kurumunda tanışıp evlenmesi bildik bir hikayedir. İşyerinde aşk hikayeleri saymakla bitmez.. İşyerinde aşkı yasaklamaya kalksak, evlenemeyenlerin sayısında patlama yaşanırdı. Bir yaştan sonra insanlar nerede tanışıp da evlenecekler?
Bununla birlikte Batı ülkelerinde bazı şirketler çalışanların birbirleriyle duygusal ilişkiye girmesini yasaklıyor. (ABD'de şirketlerin yaklaşık yüzde 10'u.) Çünkü işyerinde aşkla ilgili zurnanın zırt dediği bazı şeyler var. Bunlardan ilki, taraflardan birinin yönetici olması durumunda kayırmacılığın gündeme gelme ihtimali.
Daha fenası, ilişkinin bittiği yerde tacizin başlama olasılığı. Taraflardan birinin ilişkiyi bitirmek istemesi diğerinin ise buna karşı çıkması durumunda işler sarpa sarabiliyor. Dünün romantik aşkı tacize dönüşüp mahkemeye düşebiliyor. O zaman şirketlerin de başı belaya giriyor. Mahkemelerden şeytan görmüş gibi korkan bazı ABD şirketleri çareyi işyerinde duygusal ilişkiyi toptan yasaklamakta bulurken, bazıları da birbiriyle duygusal ilişkiye giren çiftlere, bunun iki tarafın da rızasıyla yaşanan bir aşk ilişkisi olduğunu söyleyen anlaşmalar imzalatıyor. (Şaka değil gerçek.)
Bunlar elbette aşırı evham kokan, yanlış hareketler. Üstelik aşkı yasaklamak o kadar kolay değil. Yasak getirilirse ilişkiler "yeraltına" iner. Benim görüşüm şöyle: Ortada kayırmacılık yoksa işyeri aşkında etiğe aykırı bir şey yok. Ama zaman zaman aşkın etiği "yendiği", kayırmacalığın gündeme geldiği de bir gerçek.
Bunun çaresi kayırmacılık iddialarının sıkı biçimde denetlenmesi ve gerektiğinde en sert önlemlere başvurulması.
Banka çalışanı bir kadınla ilişki yaşayan eski Dünya Bankası Başkanı Wolfowitz, aşık olduğu için değil sevgilisine haksız zam yaptığı için işinden olmuştu.
Aşk değil kayırmacılık etiğe aykırı.
YOLDAKİ RADARI BAŞKASINA HABER VERMEK ETİK Mİ?
Şehirlerarası yollarda karşıdan gelen arabalar durduk yerde selektör ile işaret verince ileride radar olduğunu anlıyor ve yavaşlıyorum. Fakat karşıdan gelen arabalar için kurulmuş bir radarın yanından geçtikten sonra, arabalara selektörle haber verip vermeme konusunda kararsız kalıyorum. Kendime haber verilmesini istediğim şeyi karşıdakine de haber vermeli miyim?
(A.)
İstiklal Savaşı'ndaki şehit sayısı kadar insanımızı birkaç yılda bir trafik kazalarına kurban verdiğimizi artık hepimiz biliyoruz. Ölümlü kazaların nedenlerinden biri, aşırı hız. Radar, aşırı hızı seven sürücülerin yavaşlamasını sağladığı için tabiri caizse "etik bir cihaz."
Başka sürücüleri radara karşı uyarmaya gelince.. Selektör yaparak, başkalarının hızlarını azaltmalarını sağlamakta etiğe aykırı bir şey yok. Hatta önemli bir kaza nedenini geçici süreliğine de olsa ortadan kaldırarak, topluma yararlı bir iş yaptığınızı bile söyleyebiliriz.
Bunu yapıp yapmamak ise sizin bileceğiniz iş. Çorba içmek de etiğe aykırı değil ama bu benim her gün çorba içmemi gerektirmez.
HAYDİ TARTIŞALIM: SEMİH'İN KAPTANLIK PAZUBENDİNİ ATMASI ETİK MİYDİ?
Etik meseleleri hep birlikte tartışmaya, futbolun gündeminden bir konu ile devam edelim. Fenerbahçe'de ikinci kaptanı Semih'in Antalyaspor maçında kendisine uzatılan kaptanlık pazubendini takmayıp, Emre'ye götürmesi bu hafta büyük tartışma yarattı.
Semih, önceki gün yaptığı açıklamada Emre'nin uluslararası tecrübesinin kendisinden fazla olduğunu belirtip şöyle demişti: "Bu nedenle kaptanlığı benden daha iyi yapabileceğini düşünüyorum. O yüzden pazubendi ona bırakmak istedim."
Ne dersiniz, Semih'in yaptığı etik mi? Haydi tartışalım... Görüşlerinizi etik@sabah.com.tr adresine yazın. Yarın kendi yorumumla birlikte sizin görüşlerinizi de yazacağım.
KABLOSUZ İNTERNETLE İLGİLİ YAZIMA ELEŞTİRİLER…
Komşunun kablosuz internet ağını kullanmak ilgili dünkü yazımı çok sayıda okur eleştirdi. Başkasının internetini "tepe tepe" kullanmanın etiğe aykırı olduğu ortada. Başkalarının ağını birkaç basit işlem için kullanma konusu ise dünyada tartışmalı. Teknoloji haberleri veren Ars Technica sitesinin yöneticisi Eric Bangeman bir yazısında şöyle diyor:
"Açık bir WiFi ağını kullanmak, radyo dinlemek ya da TV seyretmekten daha fazla hırsızlık değildir. Eğer WiFi dalgaları size geliyorsa ve bilgisayar korsanlığına başvurmadan erişim sağlıyorsanız, bunun yasal ve ahlaki açıdan doğru olduğu konusunda ortada soru işareti yoktur. Komşunuz bahçesini sulamak için kullandığı cihazı açıp kaza eseri sizin bahçenizi de sularsa ona borçlu mu olursunuz? Elbette hayır."
Bangeman'ın görüşü benim dünkü yorumumu destekliyor. Buna karşılık birçok okurumuz farklı görüşte. Birkaçına yer vermek istiyorum.. Ve tekrar bir hatırlatma: Sözünü ettiğim konu, e-postalara bakmak. Başkalarının internet ağını uzun uzadıya kullanmak, kuşkusuz etiğe aykırı..
Okurlarımızın bazılarının görüşleri şöyle..
"Sadece e-mail'lere bakmanın ne sakıncası var" demek etik mi? Sadece e-mail'lere bile baksanız, onun servis kalitesini ne kadar etkilediğinizi nereden bileceksiniz? (Özer Tamer)
Kablosuz ortamda e-postalara bakmakla ilgili görüşünüze katılmıyorum. Kablosuz erişim yapıldığında bilgisayarın sağ alt köşesinde uyarı bilgisi yer alır. Uyarıyı takip edin ve bağlanır bağlanmaz çıkın. (F.H)
Bilmem farkında mısınız ama "bence" internet konusunda hırsızlığa kılıf uydurmak gibi bir durum söz konusu. Ayrıca "bence" haksız kazanç sağlamaya çalışanlara da destek oluyorsunuz. (A.Ö.)
Görüşlerini yazan tüm okurlara teşekkürler.
SORULARINIZI BEKLİYORUM
Hayatta karşınıza çıkan etik problemlerle ilgili her türlü sorunuzu etik@sabah.com.tr adresine yazın. E-posta kullanmak istemiyorsanız, sorunuzu aşağıdaki yorum alanına da bırakabilirsiniz.